Oysa Asya bakışlıydın sen
Bütün aykırı duruşlarına inat
Kelimelerinde gizlediğin sırları
Not düştüm seyir defterime
Ve adını sır tuttum öteler ötesine
Durduğun yada duracağın diyarlar muallâk
Sen delice tebessümlerini sunuyorsun mezar taşlarına
Nice tomurcukları salıp hercai rüzgarlara
Kendini ateşlerde sokan akrep gibi susuyorsun
Ve araflara inat, inadına yaşıyorsun.
Tut ki nice kadavralar gözlerine muhtaç
Asyadan taşan nehirler sensizlik kıskançlığında
Taa Toroslardan Yılan dağlarına taşıyorsun
Bir eşkıya gibi cesedinden doğuyorsun
Sensizliğin sessizliğinde yazdığım mısralar gibi tutkulu
Beyrut ihanetleri kadar arsız ve ansızsın
Kudüs döküldü gözlerinden bir gece apansız
Bir çocuğun kan dolan ayakkabılarına muhtaçsın
O zaman durma sustur içinde fısıldayan şüpheyi
Değilmi ki hem aklına hem beynine adımı bağırıyor
Bakışlarına hapsettiğin katlimi azad et
Celladlığında dirilsin öz benliğim
Eyy tütsüsünde kır çiçeği gizleyenim
Eyy toprağında krizantem besleyenim
Eyy rüyalara teklifsiz ve ansızın gelenim
Derununda sırların sırrına erenim
Gel yine tebessüm buyur pus dağının ardından
Saklandığın kuytulardan şems misali parılda
Kırk ikindiler sun kıraç duygularıma
Bağrımdan taşan dualarım ol muradıma
Gel hiç gitmediğin yürekteki sılana
Kayıt Tarihi : 2.7.2017 14:52:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!