Öteki İrade BenSizİm - Garib Çoban
Uzun zaman önce hikayelerin tamamen doğru ya da yanlış olmadığını.
Çünkü yarı gerçeklerden, iyi anlatılmış yalanlardan ya da bulanık anılardan beslendiklerini, sobanın dumanında kaybolan anılar olduğunu öğrendim.
Evet, garip ve harika bir deneyim.
Yakın zannettiğin insanların, sana ne kadar uzak olduğunu düştüğünde anlayacaksın.
Bakmadan bak.
Rüzgarın ve dalgaların gürültüsünün güneş kadar var olduğu görselliğe inanın.
Ateş ve bulutların kaotik evrimi ile birlikte hipnotik olaylar üçlüsünün üyesi.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Gerçek hikayelerin ne zaman ve nerede başlayacağını asla bilemezsiniz.
Cesur insan çelişki içinde korkunun insanlığının bir parçası olduğunu bilir.
Onunla bir mezarlıkta yüzleşir, onu tanır.
Ve yine de ilerlemeye devam eder.
Korkak ise tam tersinden korkmaması değil.
Kendi korkusunun gölgesi tarafından felç edilmesine izin vermesidir.
Cesur adam korkunun yalnızca bir adım olduğunu, karşılaştığı şeyin önemli olduğunun bir işareti olduğunu bilir.
Korkak ise önündeki şeyden değil.
Kendi içinde yatan şeyden, kendi paniğine neden olan çaresizlikten korkar.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Her seferinde daha az hissedeceğim.
Ve daha çok hatırlayacağım.
Ama hafıza nedir ki duyguların dili, konuşmadaki fiiller.
Ve sıfatlar gibi geri dönen yüzlerin, günlerin ve parfümlerin sözlüğü değilse.
Her şey böyle biter.
Her melek başlıyor dayanılmaz büyüklükte, gözlerin kör olması lazım.
Gizli mesaja katılmak için teheccüt vakti ışık perdelerinin arkasındaki gölgeni kaldır.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Geriye dönülemeyeceğini, hayatın özünün ileriye gitmek olduğunu öğrendim.
Hayat aslında tek yönlü bir yoldur.
Sormayız, hep veririz.
Basit insanın, sevenin, kendinden kopan insanın doğası.
Büyük tatmin verir.
Yanlış düşünebilir.
Yanlış anlayabilir veya yanlış yapabilirsin.
Ama yanlış hissedemezsin.
İstemememiz, almamamız önemli değil.
Çünkü bizi harekete geçiren duygu daha güçlü.
Sarılıyorum, sevgili olmak iyi şöhret sevgide.
Karşılıksız sevgi öyle bir konudur ki.
Onu ne kadar incelersen incele her zaman yepyenidir.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Karşılıksız seven insanın hayalleri, hayalleri olmayan, sahiplerine sahip olmaya isteklidir.
Günü topladığınız hasata göre değil.
Gönlümüze ektiğiniz tohumlara göre değerlendirin.
Elbette bir insanı sevebilirsiniz.
Eğer onu yeterince tanımıyorsanız.
Hayaller diyorum.
İyi ki varlar!..
Başarıya aç karakterlerin, her şeyin bir film olduğunu.
Ve yaşadıkları azabın gerçekliğini yaşamadıklarını hatırlamadan.
İnsan ancak kaybettiği yahut kaybetmek üzere olduğu şeyleri böyle birdenbire sevmeye başlar.
Umudun her birinde ürettiği yüzeysellik katmanlarına kendilerini kaptırdıkları, hırslarla dolu bir labirent yaklaşıyor.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Vatanımız ruhumuz.
Hukukumuz özgürlük için karşılıksız sevmek. Bizim tek düşüncemiz var!..
Kalbimizde sevgiye devrim yaratmak.
Aşk seçimdir; erotizm, kabullenme.
Erotizm olmadan, duyular yoluyla giren görünür form olmadan aşk olmaz.
Ancak aşk arzu edilen bedeni aşar.
Ve ruhu bedende.
Ve ruhta bedende arar.
Bütün kişiye özel duyguyla incitmeden.
Öyle bir zamanda yaşıyorduk ki.
Her şeye sahiptik.
Ama hiçbir şeyimiz yoktu.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Bir rüya sizi bir sahipten, yani bağımlılıktan kurtaramaz.
Ancak ona dikkat ederseniz ve onu olduğu gibi algılarsanız bir köprü görevi görebilir.
Bilinçaltı tezahürü veya davranışsal güdülerin açığa çıkışı.
Ayrıca nöbete de dikkat edin.
Bir uyanış olabilir, ruhumuzun mevsimlerini bulana aşk olsun.
Güvenmek sevmekten daha değerli, zamanla anlarsın.
Ve sordu, deliler şeyhi, neresi daha karanlık bu alemin?…
Ve ben cevap verdim!…
Sevginin olmadığı her yer.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Bilmek ya da inanmak istemiyorum. Umurumda değil.
Kim hissedebilir ki, nasıl deşip durduğunu içimi ıstırabın?..
İnancın karanlığında değil.
Sürekli, canlı ve acı verici bir şüphe içinde olmanı istiyorum.
Seni hiçbir esaret altında tutmamak.
Hatta aşka bile; tamamen çıplak bir halde ruhen ve bedenen seninle bir olmak.
İşte bunu arzuluyordum.
Şimdi gidiyorum, acı çekiyorum.
Gitti huzurum, ağırlaştı zaman yüreğimde.
Ama bunu hak edip etmediğimi bilmiyorum.
Her şeyim tastamam.
Sadece bir daha kendime ihtiyacım var.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Yaşlı adam zayıf ve inceydi, ensesinde derin kırışıklıklar vardı.
Güneşin tropik denizdeki yansımalarıyla oluşturduğu iyi huylu cilt kanserinin kahverengi lekeleri yanaklarındaydı.
Yüzü oldukça alçaktı ve ellerinde büyük balıkları tutarken iplerin kullanılmasından kaynaklanan derin yaralar vardı.
Ancak bu yaraların hiçbiri kurak bir çölün erozyonu kadar eski değildi.
Gözleri dışında yaşlıydı; gözleri denizle aynı renkteydi, mutlu ve yenilmezdi.
Güzel denen her şeyde bir çelişki olarak görünen şey, görünüyor olmasıdır.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Yaşlı Adam ve O
Her dokunan şeyin izi kalır düsturunca.
Dilerim dokunduğum herşeye güzellikle dokunabileyim.
Ve bunun imkânsız olduğunu bilsemde.
Yinede gücüm nisbetinde safran kokulu çiçekli bir yol bırakmak istiyorum bana varan.
Aralık ayı geldi ve biz hala değişmedik.
Bize ihtiyaçları olduğunda hâlâ ayrılmıyoruz.
Ve yolumuza çıktığımızda ayrılmadık.
İhtiyacımız olduğunda hala yardım istemiyoruz.
Ve elimizdeki tüm iyilikleri yapıyoruz.
Çünkü, sormayanlardan olmaya devam ediyoruz.
Şair değilim şiir yazıyorum.
Çünkü içimde sevgiye dair susturamadığım bir ses var.
Ve her zaman veriyoruz.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
İnsanlar değişmez diyorlar!..
Değişmek zorunda olan değişmiyorsa neden değişelim ki.
İnsanları olduğu gibi kabul etmek.
Ya da kabul etmemek bir görev olmak zorunda.
Eğer çok kötüysen tabii ki işin aslı.
Ve temel şey vazgeçmektir.
Gariblerin bir kıvılcımı var yürekte.
Açıklanamaz bir hayat yüzünden canlar canı oluyor.
Severek özgürlük ve başka şeylerin farkına varma arayışı.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Kendilerinden başka kimseye ait değiller.
Ve bazen size kırklar kapısından bir kıvılcım veriyorlar.
Aldığınızı beğenmiyorsanız, verdiğinizi değiştirin gönülden.
Üstelik kendinizi değiştirmenin ne kadar zor olduğunu düşündüğünüzde.
Başkalarını ne kadar az değiştirebileceğinizi anlarsınız.
İnsanlar yaptıklarının ve dönüştükleri şeyin bedelini ödüyorlar.
Ve bunu basit bir şekilde ödüyorlar.
Karşılıksız sevgi yerine, taptıklarıyla yaşadıkları hayatlarla.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
Bazı anlar, hiç unutulmayan bir iç çekiş gibi, her yeni şafağa tat katan ruha kazınır.
İcazetli isen serçeşmenin başında deliler şeyhinden.
Çok'u isteyen fakirdir, iki yalnızın buluşmasına aşk derler.
Hiç şüphesiz yaptığım en doğru şey!..
Kendini vazgeçilmez sanan insanlardan uzaklaşmam oldu.
Teheccüt vakti muhabbet kokusu geliyor serden.
Şems vakti gelen himmetle gönüller aynası silinir.
Yaşamaya zaman ayır, çünkü ömür bunun için verilmiştir.
Sevmeye zaman ayır, çünkü bu seni daima güçlü kılar.
İyiliğe zaman ayır, çünkü insan olmanın sırrı budur.
Gönül Maideme bir diğer nefeste ahdim.
Güzelliği gören ruh bazen yalnız da yürüyebilir.
Ben azla yetinirim, tek bir kişi, hatta hiç kimse bile bana yeter.
(Y.ed - Biz Bu Dünyaya Niçin Geldik Albümü)
Kayıt Tarihi : 20.12.2024 13:57:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Öyle bir zaman gelir ki. Kendini mutlu etmeyi yalnızca insanlardan uzaklaşmakta bulursun. (Hz. İmam Ali k.v.)
Fazla mal göz çıkarmaz diyenler de, biraz olsun "arsız..."
Kimsesiz demek,
"Kendinsiz" demek değildir yani,
Bir Yaradan, yeter kişiye...
Tebrikler Engin Bey.
TÜM YORUMLAR (1)