Yalnızlığım dolmuş avuç içlerime
Elimi götürsem kulaklarıma
Everest'in en yüksek noktasından
Bir çığ yuvarlanır aşağıya
Ve sonra
Bir köpek havlasa açlıktan
Bir avuç bal mumu heykeli
Dolaşıyor şehrin sokaklarında
Sarf ettikleri kalıplaşmış, ucuz sözler
Duvarlardaki çatlaklardan sıyrılarak
Oturuyor ruhunun derinliklerine
Bana dair her şey korkaklıktan
Yaşıyorum,
Çünkü ölmekten korkuyorum
Yazıyorum,
Çünkü anlatmaktan korkuyorum
İnsanları sevmiyorum,
Yağmur aksın yüzünün tam ortasından
Arın bütün günahlarından
Seviyor sevmiyor diye
Papatyaları vatanından ırak düşürmeyi bırak
Yağmur aksın yüzünün tam ortasından
Bir işin erbabı
Birinin en yakın ahbabı
Bir kalbin harı
Olmak isterdim
Bahtımda yokmuş
Bir köşeye fırlatılan yüzümle
Bir ruh
Ve bir hayat
Bir hayatta iki mihrap
Bir beden
Ve bir akıl
Bir akılda iki seher
İpekten elbiseler dokuyoruz ince ince
Keten sofralar önümüzde
Yediğimiz önümüzde,
Yemediğimiz yine önümüzde
Yüz kilo çeker vücudumuz ama
Kalbimiz muhtaç iki lokma ekmeğe
Bir keklik daha uçup gitti önümden
Barutun acı kokusu kaldı burnumda
Ölü mermiler mezarlığına
Bir mermer daha çakıldı
Ocağın altını
Söndürmenin vakti geldi
Gün batımına kadar benim saltanatım
Karanlık kendini göstermeye başladığı an
İpleri elimden salıp
Yüzümü yere,
Kalbimi bir dağın doruğuna bırakırım
Bir tepeye çıkar
Bir çatı katında
Tepeden bakarken bütün insanlığa
İçimdeki bir milyon kişiyle birlikte
Kaldırdım kadehi havaya
Şerefe!
Şerefe avukat Osman,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!