Gidem Gündüzbeyin pınar başına,
Seyre dalam yamacına kaşına,
Sevdalı bu gönlüm sana aşina,
Beydağı’ndan gelir karın Malatya.
Cennetten bir köşe yerin Malatya.
Bahçe bağlar öksüz kalır,
Kesme nazlı fidanları,
Yeşil yayla yara alır,
Kesme nazlı fidanları.
Kimi sever zevkle diker,
Her an kıblegaha duram yalvaram,
O’nu zikredeyim ömrüm oldukça,
İyleşmez yaramı lütfünle saram,
O’nu zikredeyim ömrüm oldukça.
Tatlı dildir seven kalbin aynası,
Tepenin önünde sıralı evler,
Rengarenk çiçeğin var örü köyü,
Asırlara meydan okur bu yerler,
Olur birbirine yar örü köyü.
Yazıhan’da geçer örünün yolu,
Cebrail eminle çıktılar yola,
Habibi kübriya nurdan Muhammed.
Sordu davet eden acep kim ola,
Habibi kübriya nurdan Muhammed.
Ol Melek der davet edendir Allah,
Cemalin görünce kendimden geçtim,
Gönlüm sevdalara daldı ne fayda,
Umut verdi diye ben onu seçtim,
Beni hülyalara saldı ne fayda.
Bir sonbahar günü tanıdım seni,
Sorduğun soruya cevap vereyim,
Gaflete dalmanın ne faydası var,
Yaşarken mezara nasıl gireyim,
Ölmeden ölmenin ne faydası var.
Ömrüm sular gibi geçti bilmedim,
Ben zaten garibim fani dünyada,
Gurbetten gurbete gitsem ne olur,
Hancıyım desem de zaten beyhude,
Kısmetim kesilip bitsem ne olur.
Her ne yana dönsem bir taş attılar,
Şu dünyanın çilesini,
Çekmeyince bilemezsin,
Sam yelleri yaprağını,
Dökmeyince bilemezsin.
Dertler soldurup gülünü,
Bir sevda geldi başıma,
Bizi laf ile yordular,
Yoksulluk çıktı karşıma,
Zayıf yanımda vurdular beni.
Yoruldum küçük dünyamda,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!