Nasıl anlatayım halimi size
Un eleyip elek asmış gibiyim
Yaz ayından geçtim razıydım güze
Baharda kar boran basmış gibiyim
Öğüttü beni şu feleğin çarkı
Yoksulluk hırkası sırtımda benim
Bir garip anadan doğdum doğalı
Kıt yazmış yazımı rızkı verenim
Üç karış kundağa sığdım sığalı
Garibim garipten şeçildi yârim
Hiç olmadık bir zamanda hiç olmadık bir yerde
Mahkum etmiştin kalbimi hasret denilen derde
Ansızın çıkıp karşıma ruhuma müjde verde
Hiç olmadık bir zamanda hiç olmadık bir yerde
Sonlandır artık azabı çekilen acı yeter
Osman Necibe'yle yuva kuruyor
Onlardan dünyaya geliyor Mehmet
Yıl otuz üç imiş gün bilinmiyor
Memeden süt emip gülüyor Mehmet
Bir sene sonrası yuva dağılmış
Yoktuk biz hiç olmadık
Beraber geçen günlerde nefes almadık
El elede tutmadık
Gizli gizli hiç buluşmadık
Yoktuk biz yaşamadık
Seni seviyorum diyip sarılmadık
Anneden başladı bu nenni bizde
Uyu yavrum uyu uyuda büyü
Salladılar sonra beşikte dizde
Uyu çocuk uyu uyuda büyü
Kapıdan çıkınca sokağı gördük
Niye yalan söyleyeyim o yirmi üç nisanda ağabeyimle öğretmenlerden fırça yiyecegimizi bile bile törene gitmedik.Bir gün öncesinden hazırlık yapıp sabah haydi rast gele,doğru Keban Barajı'na, balığa. Zaten bu balık işini hep yapardık az tutarsak ilçede çok tutarsak şehirde satar parayı bir güzel yerdik.
Sinema garanti bir de kebap...Gel keyfim gel. O zaman su beleş,garson sürahiyi masanın ortasına koyardı,En çok kızdığımsa değişik yemekler söylemişsek yemeklerimizin aynı anda gelmemesiydi,onun yemeği önce gelse ağzımın suyu aka aka bakardım,biraz alsam vermez.
Benim yemeğim önce gelse bitirip seyret ağabeyi bir tane daha söylesem olmaz. Ya arkadaş beraber getirsene hala gıcık oluyorum bu işe.
Neyse o yirmi üç nisan günü dokuz on kadar sazan tuttuk.Yol uzak insana göre biz küçük balığa göre onlar büyük zor taşıyoruz.
Jandarma karakolunun önünden geçerken omuzunda yıldızı olan iki adam biri elini arkadan bağlamış mağrur bir duruş...Askerlere de balık satardık ama yıldızlısı hiç denk gelmemişti. Ne sorduğunu hatırlamıyorum,bizi sorgudan geçirdi sonra askerlerine emir verir bir edayla solungaçlarından olta ipi geçirip tespih tanesi gibi dizdiğimiz balıkların en büyüğünü gösterdi
Şunu çıkarın...
Bana ilk geldiğin gün
Karanlık dünyam aydınlanmıştı
Şimdi bir akşam üstü güneş gibisin
Ha battı ha batacak
Biraz burkuluyor içim ama
Fazla üzülmüyorum birtanem
Bir derdim var gelin yanıma hele
Size birkaç soru sorsam olur mu?
Allah adı diyen her tatlı dile
İnanıpta hayra yorsam olur mu?
Kimi der ki hak'ka burda erilir
Vakit geçsin işe güce olsun son
Çıkacaklar azar azar o zaman
Ortam sakinleşsin saat dokuz on
Bende kuracağım pazar o zaman.....Åşik Gürkani
Usta sen hazırla kâğıt kalemi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!