Osman Coşkun / Carpe Diem - Anı Yaşa...

Osman Coşkun
181

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Osman Coşkun / Carpe Diem - Anı Yaşa...

Osman Coşkun / Carpe Diem - Anı Yaşa

Hep aklıma takıldı. Kendimi bildim bileli geleceğin hayalini kurdum. Hep bir gelecekti tutturduğum. Mesela küçükken büyümeyi hayal ettim. Büyüyünce her şey farklı olacaktı. Saygı gösterecekti bana çevremdeki herkes. Sözüm dinlenir olacaktı. Her istediğimi yapacaktım büyüyünce, küfür edebilecek, kavga edebilecek, dövebilecektim benden küçükleri. Evet, evet bir an önce büyümeliydim ben. Küfür edebilmek için büyümeliydim, kavga edebilmek için, ölmek ve öldürebilmek için büyümeliydim. Hayal ederdim hep küçükken, büyüdüğümde büyük adam olacağımı, hani şöyle saygı gösterilenlerden, önümde cümle cihanın el pençe durduğu adamlardan olmak isterdim. Küçüklük işte. Yalnız sokağa çıkabilmeyi marifet bilirdim küçükken, hele ki gece belli bir saatte sokaklarda dolaşmayı hüner zannederdim küçükken, içki içmeyi, kızlara laf atmayı, aşık olmayı, sigara içmeyi büyüklükten zannederdim. Altı yaşındaydım sigarayla ilk tanışıklığım büyümemiştim, zaten ilk nefeste tiksinmiştim gözü kör olasıdan, bir öksürük tutmuştu. İkinci nefesi çekmek erkeklikti sanki, gözlerimden yaş gelmişti ilk nefeste saçma sapan bir şeydi. Hala da saçma sapan bir şeydir sigara. Demek küçüklüğümden bu yana pek bir şey değişmemiş.

Ve gün geldi büyüdüm. Artık kendi kararlarımı kendim alıyor, kendi doğrularımı yaşamaya çalışıyordum. Küçükken beklediğim gelecek gelmişti işte. Gece geç saatlere kadar sokakta dolaşabiliyordum artık tek başıma; ama, karanlıkta dolaşmaktan daha iyi bir şey olduğunu anladım, oda gündüz alabildiğine güneşi içine çekerek dolaşabilmenin ne büyük bir bahtiyarlık olduğunu ve küçükken hep hayal ettiğim meyhanelere girmeye başladım vay anam vay, büyümüştüm artık kardeşim, sigara bir elde masada kadeh çek bakalım sağlığına, üç gün sonra sağlığının bozulacağını bilerek iç. Vay be büyüklüğe bak, her geçen gün ölüme koşar adım gitmekmiş meğer büyümek. Neyse, yalnız küçükken çok gerekli bir şeymiş gibi gördüğüm, hatta benim babam senin babanı döver tarzında kavgaların, büyüdüğümde çok saçma olduğunu gördüm. Geleceği bekliyordum hala. Gelecek, gelecekti bir gün elbet. Pek bir şey değişmemişti sanki hayatımda. Sanırım daha beklediğim gelecek gelmemişti. Beklemeliydi sabırla, inançla, sonra, sonrası hep muamma işte. Küçükken hep sarhoş olmayı hayal ederdim, oldum şükürler olsun. Öyle pek aman aman bir şey değil fakat. Anladım ki azıtmadan içilmeli eğer içilecekse. İçilmediği vakit var mıdır bir zararı, tıp içildiği zaman zararı olduğunu söylüyor. Küçükken neyi hayal ettiysem yaptım diyebilirim. Mesela şuan ki yaşımdan beş sene öncesi küçüktüm ve şiir yazmaya başlamıştım bir esmer yüzünden ve şiir yazmak çok sıra dışı gelmişti bana. Gerçi ilk yazdıklarımın şiir olup olmadığı tartışılır; ama, yazıyordum kardeşim, kime ne? Şiir dediğin içteki düşünceleri alt alta sıralamak değil miydi? He sıralıyordum işte. Nazım'ı tanıdım yavaş yavaş, halada tanımaya devam ederim. Ahmed Arif'i tanıdım sonraları ' Hasretinden Prangalar Eskittim' şiir kitabını buldum okudum. Büyüyordum işte. Okuyordum gelişiyordum. Hep hayatımın bir yanında ukdeydi radyocu olmak, radyoda program sunabilmek. Sonraları şiir yazmaya başlayınca bu istek şiir programı sunmaya kaydı. Kocaeli'ndeydim alt üst ettim şehri, bütün radyo kanallarını gezdim, öğrenciydim, hem okuyup hem çalışmaktı hayalim. Gerçi çalışmaya ihtiyacım yoktu, çok şükür ailem desteğini esirgemiyordu. Fakat dedim ya ukdeydi radyoculuk. Evet, evet ben radyocu olmalıydım. Gel gelelim Kocaeli'ndeki radyoların hepsinden kibarca kovuldum, sağ olsunlar çok kibar kovdular. Kimisi hatta biz sizi daha sonra ararız bile dedi. Küçüktüm radyocu olmak istiyordum dedim ya. Beş altı yaşlarındaydım, abartı gibi gelebilir. Kaset çalarların ses kayıt düğmesi vardır, oraya basar konuşur kasete çekerdim sesimi. Sonrada arkadaşlarıma radyoymuş gibi dinletirdim. Hani herkes küçükken doktor, mühendis ne bileyim ne kadar monoton iş varsa hep onları olmak ister ya, ben radyocu olmak isterdim. Sonraları gazeteci olayım dedim. Yerel gazetelerden (bahsettiğim Kocaeli) kapıdan çevrildim. Kimse çekirdekten gazeteci ya da radyocu yetiştirmek istemiyordu. Türkiye'de ki en büyük sorunlardandı belki de bu, okulunu okumadıysan yapamazsın. Hayır efendim yaparsın, hem de öyle bir yaparsın ki cümle alem hazır ola geçer, önünde şapka çıkarır. Ha okulunu okumamak gerektiği anlamı çıkarılmamalıdır bundan. Okuyacaksın elbet. Ne iş yapmak istiyorsan önce okulunu bitireceksin. Gerçi kişisel beceri isteyen işlerin okulunu bitirsen ne olur yeteneğin yoksa. Neyse dağıtmayalım konuyu. Gelecek, beklediğim gelecek değildi anlaşılan. Hiç istediğim gibi gitmiyordu işler. Kocaeli üniversitesini bırakmak zorunda kaldım, pişman mıyım, hayır! Aksine okulu bitirip mezun olanlar pişman. Aslında okulu bırakmak zorunda kalmadım, yani bıraktım ama zorunda değildim bırakmaya. Sadece bana bir faydası olmayacaktı o okulun ki haklılığım yaşanan tecrübelerle onaylandı.

Hayal ediyorum hâlâ geleceği. Bakıyorum geçmişe. Epey yol almışım. He o zaman şuanı hayal etmiyor muydum ben? O zaman da bugün için gelecek diye bakıyordum. Ne oldu şimdi. Meğersem beklediğim gelecek çoktan gelmiş. Peki ne oldu şimdi gelecek geldiğinde. Anladım ki gelecekte geçmişte yalan. Ne geçmişte yapılan hatalara ah vah edeceksin, nede geleceği hayal edip içinde bulunduğun zamanı mahvedeceksin. Diyeceksin ki kendi kendine; Ey dostum, ayağa kalk ve kendine gel, bugünden başkası yalan ve hayat dediğin bir günden ibaret. Şimdi desem ki; hadi yarına bir gidelim, sözde gitmekten öteye geçebilir miyiz? Şimdi desem hadi düne gidelim, dünde yaşayalım, ne kadar gerçekçi olur. Yok dostlar. Çok saçma olur her halde. O zaman silkinin birazda bugünün tadını çıkarın. Ne fazla mal mülk sahibi olmak için birkaç günlük sefa için yıllarca cefa çekin. Nede kimsenin bedduasını alın hayatta. Bugün varsın, dün yok, yarın olmayacak, senin yaşadığın zaman hep bugün olacak, -miş li geçmişli eklerle hayatını berbat etme. –cak lı hayaller kurup da o hayallerin olmasını bekleme. Kalk ve bir şeyler yap. Karanlığa küfür edeceğine kalk bir mumda sen yak, işte o zaman öyle bir aydınlık öyle bir gelecek bekleyecek ki seni, o beklediğin gelecekte de diyeceksin ki 'bugün'ü hayal ediyorduk işte. Yaşasın bugün. Sen istediğin kadar geleceği hayal et, hayat bir günden ibarettir, gerisi laf-ı güzaftır. Yaşarken yaptığın artılar yada eksilerdir 'bugünü' yaşarken çektiğin çileler yada sefalar. Ve Can Yücel'in bir şiiriyle bitireyim yazımı. Dediğim gibi bugünü yaşa, 'Carpe Diem' yani ' Anı Yaşa ' Ne kaybedersin?

Can Yücel'in şiirinin adı 'Bağlanmayacaksın' buyurun hep birlikte okuyalım


BAĞLANMAYACAKSIN

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.

Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
'O benim.' diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan birşeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...

CAN YUCEL

Osman Coşkun

Osman Coşkun
Kayıt Tarihi : 28.2.2008 15:50:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Osman Coşkun