Osman bey'in bir eşi varmış, iki de çocuğu,
Görsen öyle güzeller ki, sanki nazar boncuğu,
Didinirmiş, çalışırmış, sırf onları okutmak için,
Baba ya, yüzlerine güler, gece ağlarmış için için.
Bir inşaatta çalışırmış, hem de haftanın her günü,
Her saat aynıymış ona, yokmuş gecesi gündüzü,
Sonra bir gün eşi aldatmış onu, hem de birkaç kez öyle,
Kimle dersiniz? Müdürü Faruk beyle.
Zenginmiş ya Faruk "bey", Osman'ınsa kalbi varmış,
Eşi dıştan pek güzel, içten canavarmış,
Boşanmış tabii sonra, işten ayrılmış,
Tek yaşama sebebi çocuklarıymış.
Amelelik yapar, geceleyin boş boş dolaşırmış,
Herkes bu altın kalpli adamı serseri sanırmış,
Yemek yapmayı öğrenmiş, temizlik yapmış,
Çocuklarını okula götürmüş, işte böyle yaşamış.
Sonra büyümüş çocukları, güzel eğitim almışlar,
Babaları sayesinde doktor, mühendis olmuşlar,
Osman bey sevinmiş, pek gururlanmış,
Onun büyük sevinci arza sığmamış.
İkisi de evlenmiş sonra, yurt dışına gitmişler,
Bir süre aramışlar, sonra aramalar da kesilmiş,
Osman bey yalnız kalmış, yine,
Peki tüm bu yaptıkları söyle ne diye?
Hep aramış, nafile, ulaşamamış,
Oysa çocukları Avrupa'da büyük işler başarmış,
Eski eşine de Faruk bey bir kraliçe gibi bakıyormuş,
Ya Osman bey? Amelelik yapıyor ve şükrediyormuş.
Sonra kanser olmuş, işten atılmış,
Bir gün bir sokakta gözü kapanmış,
Tek başına kalmış o an, endamı ile,
Ağlamamış kimse ona, evladı bile....
Kayıt Tarihi : 1.4.2023 00:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!