Türküler söyleniyor
Söylenen türküler beni aglatiyor
Halkimin bagrindan doguyor
Onun yüregini, onun azmini,
Onun sevecenligini anlatiyor.
Benim türkülerim
Bazen kederli, bazen yoksul,
Bazen bir sölen, bazen bir okul
Bu türküler nesiller boyu söylenir durur.
Söylerken Osman bu türküleri
Elinde orak biçiyor ekinleri
Gönülleri deler geçer yanik sesi
Elinde parasi yok ki!
Getirsin biçer döveri.
Kis gelip yagmurlar bastirip kar yagmadan
Ekinini kaldirsin harmandan.
Hakkini tam alamadan
Bugdayi tüccara satti Osman
Yine basladi türkü yakmaya
Firtinalar kopardi gönlünde
Feryat figan.
Günesin sicagindan bir parça almadan
Pesi sira gelir her seyde isyan
Uyku girmezdi gözlerine
Uzun kis geceleri dayan Osman’im dayan
Yatagindan kalkip
Gece karanliginda bir kenara oturan
Bir tarafta dört çocuk misil misil uyuyan
Düsünüyor
düsünüyor
Gece karanliginda Osman.
Karanlik da aydinligi arayan
Bulur el yordamiyla Osman
Çakmagi çakar aydinlanir ortalik biran
Çakmagi söndürür, düsünür Osman
Karanlikta aydinligi aramak
Bu olsa gerek diye söylenir.
Içinde türkülerle umutlar yeserir.
Benliginde kendini
Kendi içinde gitmek vardi
Gidecekti Osman uzaklara
Kisi çalisarak geçirmek için
Evine ekmek, evine as, evine umut
Sevgi ve mutluluk getirecekti.
Yerinden dogruldu
Pencereden bakti disariya
Tanyeri agariyordu
Kara kara bulutlar vardi gök yüzünde
Agaçlar birbirlerine yakalasiyorlardi
Rüzgardan sallanarak
sanki fisildasiyorlardi.
Hiç bu kadar güzel görmemisti
Gecenin o saatini
Sabah ola hayrola dedi
Sigarasindan uzunca
derin bir nefes çekti
tekrar sabah ola hayrola dedi.
Günesin yavas yavas dogusunu
Kara bulutlar arasindan
Bir var olusunu,
Birde yok olusunu seyrediyordu.
Sabah olmustu ayrilik saati yaklasiyordu
Herkes ayakta,
Hazan mevsimindeydi Osman.
Karisini ve çocuklarini öper
Elifim buralar sana emanet der.
Sirtinda yatagi yorgani
düser gurbetin yollarina
Gurbetin yollari diktir,virajlidir,sarptir.
Gurbetin yollari
diktir,
virajlidir,
sarptir.
Yürü oglum Osman
Sana her sey viz gelir tiris gider
Biraz gam, biraz keder
Oturup bir köseye içini çeker.
Geldigi yerde ekmek de suda paradir
Hem de bir kilogram bugday parasi.
Bugdayi nasil ürettigi gelir aklina
Almaz ekmegi kiyamaz parasina.
Duygular kesmekes paramparça
Osman kederlidir,
Osman gamlidir,
Osman’in türküleri ondan yaniktir.
Osman gurbette bir Zeytin dalidir.
Gurbetin kuru ayaz günlerinde
Kazmayi küregi alir eline
Sabahin sogugunda titreye titreye
Aksama kadar talim eder yarim ekmege.
Hiçbir sosyal güvencesi yoktur
Ne hak aramayi
Nede hakkini arayacagi yeri
Sendika nedir dendiginde
Yenir mi, içilir mi. O ne ki?
Sigorta dendiginde ben bilmem ki?
Umutsuzluklar içinde,
Umutsuzluklara dogru
umutla sarilir.
Kazmayi vurur topraga
Sonra sarilir kürege
Bazen dudaginda bir türkü ölüme benzeyen
Bazen kulaginda bir ses ölüme çagiran
Ama direnir Osman
Çalis Osman çalismaya devam.
Bir mektup gelir siladan
Gözleri piril piril olur
Okudukça mektubu Osman.
Bulundugu yeri unutur,
Mektup
Mektup buram buram karisidir,
Buram buram çocuklaridir,
Buram buram köyüdür, evidir,
O mektup asktir, o mektup sevgidir.
Mektubun son sözü
Selamlar Osman’im, yigidim,
Seni özledim der bitiverir.
Gurbetin yollari diktir,virajlidir,sarptir.
Gurbetin yollari
diktir,
virajlidir,
sarptir.
Mektup her açilisinda bir nefeste okunur
Son söz seni özledim der bitiverir.
Osman her seferinde hüzünlenir ve kederlenir.
Biraz daha zamani vardir Osman’in
Gidecektir artik
Biçak kemige dayanmistir
Gün gelip çatmistir.
Dönüs zamanidir artik.
Umutlarin yeserecegi yere dogru
Düser yine yollara
Geldigi yere dogru
Köyüne esine ve çocuklarina dogru.
Hava kararmisti
sirtinda yatagi yorgani
bes ay sonraydi,köyündeydi Osman.
Umutlari yesermisti beyaz mi beyaz.
Bulutlar gibi ak ve pak.
Özgürce uçuyordu
Gönlündeki kelebekler.
Kelebekler misali uçuyordu.
Çocuklari pervane olmustu çevresinde
Elif sessizdi, ama gözlerinin içi gülüyordu
Namusuyla dört gözle beklemisti.
Evinin diregiydi Osman
Sevgiydi, askti Osman.
Yasadigi sürece caniydi,
Ölürse eger kefeniydi,
Mezar topragiydi
Onun için her seydi Osman.
Geç vakit olmustu
Ortalik zifiri karanlik
Çocuklar uyumustu
Sessiz ve sakindi ev.
Ask sevgi ve fedakarlik
Tuttu karisinin elini
Yatagina girerken Osman
Titrek bir sesle karisina seslendi
Hafif bir sesle karisini öperken
Elif, elifim diyerek
Ben benim içimdeki seni aradim.
Ben benim içimdeki seni aradim
Ben benim içimdeki seninle yasadim
Ben yatagima uzandigimda
Sen yoktun,sensizlikle sevistim
Ve sen olmadan
sen varmis gibi
seni yanimda hissederek
derin uykulara daldim.
Su an senin yaninda gerçekler içinde
Gerçekleri yasiyorum
Gerçekleri gerçekçe seviserek.
Gelecek çok uzak
Yasam burnumun dibinde
Saatlerce sevistik
Arzularimizi kamçiladik
Ömürleri törpülercesine.
Bedenim titredi
Iliklerimden asil bir su yürüdü
Siki siki saril bana diyerek
Karanlikta yildizlari indirdik gökten.
Saat üçü gösteriyordu
Gökten indirilen yildizlar altinda
Kendimizi küçük ölüme verdik.
Uyudum. Uyandigimda bir an
Ezan sesleri yükseldi dört bir taraftan
Derin duygular içerisindeyken
Sonucu belli olmayan,
………………
………………..
yildizlar kaybolmustu
Misil misil kollarimin arasinda
Karim,mutlulukla
huzur içinde uyuyordu.
Sabahin ilk isiklariyla
Minareden yükselen bir sel-a sesi
Kulaklarimi açtim pür dikkat
Hocada pek içten söylüyor hani
Gür tiz bir sesiyle
Hafiz burhanin tas plaklarini hatirladim
Ölen kimdi, acaba
Hatiri sayilir bir kisiydi galiba.
Hani issiz gecelerde, dört duvar arasinda
Ana rahmine bir su düser
Dokuz ay on gün gelisir büyür
Dogum günü, çigliklarla dünyaya gelir.
Sessizce, çok sesli bir ortamda
Isim verilir.
Verilen isim, kulagina dualar okunarak
Üç defa üflenerek söylenir.
Hocada pek içten söylüyor hani.
Sessizce, çigliklar içinde dogan çocuga
Verilen isim, kulagina
nasil üç kere söylendiyse
Ölünce de, verilen isim
Minareden üç kez tekrar edildi.
Osman irkildi!
Ölen köyde çok sevilen biriydi.
Köyün en varliklisi,
Köyün en yaslisiydi.
Köyün akil lokomotifi
Veli dedeydi.
Ah veli dede ah
Sen koca bir çinar,
devrildin ha.
Hoca pek içten söylüyordu hani
Söyle be hocam,
Bu güne dek okudugum sel-a’yi.
Her ölen için farkli okuyordun
Sen Veli dede için degil,
‘’Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez’’ misali
…….. için söylüyordun.
Hava aydinlanmisti
Elifimin uzun saclari
Hani saclarimi süpürge yaptim
derler ya iste o cinsten.
Omuzlarima dayamis basini,
Göksüme dökülmüs saçlari
Sanki gözleri gülüyordu.
Toz pembe hayaller içinde
Kim bilir ne tatli rüyalar görüyordu.
Usulca seslendim, Elif’im dedim.
Gülen göz kapaklari aralandi
Içinde bir degil iki günes parladi
Osman’im dedi,
Bir daha,bir daha
Osman’im dedi.
Içinde bir degil iki günes parladi
Osman’im dedi.
Iste o sirada disaridan bir ses geldi
Osman, Osman nidalariyla
Osman irkildi pencereye yöneldi
Gelenler Veli dede içindi.
Mezarlikta mezar kazma isiydi
Tamam dedi Osman
Yikandi. Abdestini aldi
Hazirlandi çikti,
Kazma kürek elinde tastamam.
Mezarligin yolu tutulur
Bir anda Osman’in aklina
Köyünden gurbete gidisi gelir.
Ayaklari bir ileri iki geri çekilir.
Osman bir anda irkilir
Gurbette degil köydedir.
Üç arkadasi ile mezarliga geldiler
Belirlenen yerde,
Kabe’ye bakan tarafa dogru
derin bir mezar kazdilar.
Veli dede artik musalla tasindadir
Ögle namazina müteakip
Cenaze namazi kilinir
Musalla tasindan alinir
Eller üstünde mezarliga tasinir.
Dualar ile birlikte
Topraga verildi Veli dede.
Hocada pek içten okuyordu hani.
Dogdu gözünü açti çigliklarla
Dünyayi gördü,
Büyüdü,gelisti dünyayi tanidi.
Bir fide idi agaç oldu meyve verdi
Ardindan Çinar oldu
Çevresi torunlarla doldu
O koca çinar bir gün devrildi,
Öldü ve kayboldu.
Engin denizlerde su
Ovalarda sis
Yüksek tepelerde bulut oldu
Yeri geldi yagmur oldu.
Su
Sis
Bulut ve yagmur oldu.
Su
Sis
Bulut ve yagmur oldu.
Gördükleriyle, bildikleriyle,
Tanidiklariyla yok oldu.
Yoklar ülkesine giden,
Ne ilk nede son yolcuydu.
Her sey bitmis köye dönülüyordu.
Veli dedenin çocuklari
Hakkinizi helal edin diyordu.
Hakkini helal et denildi
Hocaya bir zarf verildi
Helal edildi haklar.
Mezarlik görevlisine dönüldü
Bir zarf verildi
Helal edildi haklar.
Bir zarf verildi Osman’a
Almam dedi Osman
Helal edildi haklar.
Muhtara gelindi para verildi
Mezarin yaninda iki mezar daha
Tapulari alindi.
Mezar artik tescil edildi
Gördü ve düsündü Osman
Eskiden böyle miydi?
Devir içinde devran
Yürürdü kervan “eski tas eski hamam”
Neler degisti köyde neler
Eline alip o kitabi bir okusan
Sayfalar dolusu yazilmis
Acayip mi? acayip bir ferman.
Neler degisti köyde neler
Bir devenin yürüyüsü kalmis
ta eskilerden.
Oda seyreklesmis yok olmak üzere.
Sik geçmiyor artik kervan
Hükmünü yitirmis ipek yolu
“eski tas eski hamam”
Olayi da kalmamis artik,
Ne yapsin Osman.
Dünya dönüyor, yürüyor kervan,
Bu kervanda fincanci katirlari da yok.
Düsünme yürü artik Osman
Köy köylükten,
Insanlar insanliktan çikti artik.
Okun yaydan çikip gittigi gibi
Dünya dönüyor yürüyor kervan,
Sende yap Osman sil bastan
Yasamaya basla yeni bastan.
1991 Sanli Urfa
Ziya BekarKayıt Tarihi : 20.10.2007 13:05:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
1990 ile 1994 yillari arasinda Sanli Urfada polis olarak çalistigim yillarda, Urfali bir vatandasin anlattigi hayat hikayesinin siirlestirilmis seklidir.
![Ziya Bekar](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/10/20/osman-9.jpg)
TÜM YORUMLAR (1)