Bana zamanın en ölümcül iklimlerinden bahset.tekrar tekrar alışayım hayata.beni kır, beni yak,beni çürüt önce.üzerime en içli insan tortularını ört.beni yürek kumullarının en haşmetli rüzgarlarına sür.Nice darbelerle en gerçekçi yüzüne bürünsün bedenim.Ve içimin ritminden gelsin,dışımın ahengi.Hiç tereddütsüz dağılayım çarptıkça.Nice yürek kumullarına karışıp,bir insan tutayım.Ben diye.Yerin bütün katmanlarına işlesin zerrelerim.Ve ben bulayım kendimibiraz mavisinde göğün...
Yağmur düşsün üzerime,üşütsün... ve tenimden ruhuma kadar doyayım ona.Bana duanın en makbulunu çağrıştırsın.En bereketlisini...Bana hayatı çağrıştırsın,kesintisiz bir cebellenişi.Dudaklarımdan kıpırdamasada anlaşılsın! insan doğarken ruhuna çekerken ölümcül sözcükleri.
Ve insan acırken kırılır tüm tüm pencereler,ancak bu denli dokunsallık kurabilir hayatla.Aracısız,acıyla tanışıklık kurar insan...Ve ancak yağmur tınısında doğar hayata.Sevdayla ancak yağmur tınısında dolar.Acısada,dağılsada,dökülsede; bir yağmur sesinde düzelir enkazı hayatın.Yeniden şekillenmek üzere.
Sonsuz bir istençtir o zaman yaşamak.Duymak,en vazgeçilmez duyumuzdur.Ki sevdayı yakıştırmak yağmurun melodisine.İçimiz zenginliğinden ona yeni kelimeler üflemek...İşte o zaman herşeye rağmen kırın beni! ! ! Acıtın,dürtün hayata! haşmetli dağlar arasında öğütün.Nasılsa bir damla,düşer sevda ruhuma.Ve dağılmışlığımdan oluşurum.Yenilendikçe çoğalır,bereketlenirim.
Anlarım tükenmez sevdam.Ne zaman yağmur yağsa,başak gibi doğrulur başım.Ve tüm acıyan yerlerimle,sevdama değer.
Ah...Yağmur yağar,ben illede ıslanırım....
yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
bir yanımızı defneler sarsın...
demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek