Nihal’im, sen kollarıma sırlanmış bir dua,
Sen, daha başlangıcında kayıp düşen cennet,
Hangi nağmeler dokunur kalbine, hangi ezgi
Asla bilemedim. Vazgeçtim artık seni
Geleceğin kabaran sularında aramaktan.
İçimdeki bütün o uçsuz bucaksız manalar
—Uzak, derin, hissedilen bir iklim;
Şehirler, köprüler, kuleler ve yolların
Bilinmedik kıvrımları,
Bir zamanlar tanrıların nefesiyle çarpan
O kadim topraklar— hepsi, benden hep kaçan
sana ulaşmak için yükselir içimde.
Sen, Nihal’im, özlemle seyrettiğim
Gizli bahçelersin sen. Bir ıssız evde
Açık kalmış bir pencere — ve sen, daha yeni
Çıkmışsın oradan, dalgın ve hülyalı,
Beni karşılamak için. Rastgele dolaştığım
Sokaklarda — sen az evvel yürümüşsün oradan,
İzlerin sıcak, kokun havada asılı.
Bazen bir dükkânda aynalar şaşkın
Kalır senin yansımandan, ürker
Ve bana birden senin gölgende
Kendi hayalimi uzatırlar. Kim bilir, belki de
Aynı kuşun şarkısıydı, Nihal,
Dün akşam senin ruhundan süzülen
Ve benim yüreğimde yankılanan;
İkimizin de içinde ayrı ayrı çınlayan
O gizli ahenk, o bir olmuşluğun şiiri.
Kayıt Tarihi : 2.8.2025 21:59:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!