Orta-doğu'lu Türkiye doğrusu

varsanısal insanlığa,aramakla bulunmazlığı çözdüm/
adı siyasetendi !
kadim felsefeye kavramları dahil ederken
-'öldürmeyiniz'
acilci bir dinsel ahlâkı mecazlıyordu
teoloji :
gerçeğin anahtarı farz edilmiş
kullanışlı zafer çığlığı argümanı olmuştu

orta doğu'nun bilinme'zinde çevrildi dolapçı teo-politik
basra'dan çıkmıştı mezhebi meseller
idare-i tahtta entrika ışıksız bıraktı bağımsızlığı
aptallık rolleri gerçeğini kurguluyordu
deve semerine gizliydi hududun casusları
kuruttu düşmanlar dereleri gölleri
örselendi coğrafyanın 'su içme' kültürleri..

Türkiye diye bir ülkeye öznel kavramlar yüklediler ve gittiler !
lider sultası diyerek militer vesayeti gölgelediler
ataerkildik ama nedense irkilmedik !
demokrasi kisvesiyle kadim duygularımız iğdiş ;
hafızalarmız lağvedilmişti..

yatılı işkenceyi öğrendik
üzüldüğümüz kadar dert verdik toprağa
derin düzene direnemedik ama
acıya bağışıklı bedenlerdik

keşfedilmiş en aciz kelimeli iyi sistem demokrasiydi
bir yandan 'her yol mübahçının' çilingiri
darbecinin -koruma kollama- gerekçesi
paşaların vazgeçilmez lehçesi-
demokrat'a ise kâmilen eziyetten içre şeametti ..

sorun çözmeye muallim zat
dürüst olamayan samimiyetsiz hokkabaz !
dışkınla müzakere edersin 180 derece dönerek helânın kuburunu..

ben de olsaydı !?
demirbaş bir kargoyla veya melek tipli bir hamalla gönderecektim
ahlâkın hiç kullanılmamışını..
hacminin aldığı kadar doğru kelâmı..
yanında özerkliğin legâl sanatını
bir de
utançların içinde birikmiş 1923 katrelik gözyaşını...