Yitirilen günlerin mağrur alyansında yüreğin, sevda olup içime akar gözlerin
Kuşlar her sabah su içer avucumdan, sokulur ömrümün raylarına derin derin
Aşk derim adına, varlığının ırmaklarından akar gelir ülkeme efsunlu şiirlerin
Ruhumun umut panayırlarında bayramlar, hüznümü denizlere attıkça sevilerin
Hep, o masal tutunuşlarıyla örselenmiş bir suyun öte yakasını düşlerdik, içimizdeki hazin boşlukların hendeklerinden atlarken. Hep bir ömrün sıkışık duvarlarını aşmak isterdik, yüreğimizdeki derin kuyular gün ışığını özlerken. Kimliksiz şövalyelerin ölüm seferlerine çıkmadan önce yüreklerine sürdükleri tek şeydi korkusuzluk ve bu iksirle çağları değiştirmeye çalıştılar, başaramayacaklarını bilerek. Bir düşe kılıç sallamak ve o düşün içindeki varsıl söylemleri düşleyerek delirmek, o deli gözlerle hayata bakmak herkesin en inanılmaz öyküsü oldu.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim