Gözüm alabildiğince toprak ıssızlığında uyuyor huzur.
Gökyüzüne nispet, mavi açmış dikenler. Güneş sıcak mı sıcak.
Bakışlarımı öpüyor biçilmiş buğday sarılığı.
Sakinliğinde içilen kahve kokusuna uçuşuyor arılar.
Yaşam sevinci geliyor boşluğun sessizliğinden.
Geride bıraktığım terane sökülüyor içimden.
Karıncaların ağzında kelebek kanadı; biten ömür rızık kapısı olmuş.
Çabaları kışa hazır, nefesliği güneşe doğru, bir tek korkusu ezilmek; her insanın korkusu kadar.
Bakıp görmeyen başka nede var?
Mutluluk yalnızlıkta diyor güvercin sevişmesi.
Acının kalabalıklığını bulutlara sal diyor efil rüzgâr.
Yaşadığın her şey bir şey öğretir sana.
Umutsukluktan umut doğar anlayana.
Kederlenmeyen yürek, ağlamayan göz var mı ki?
Hüznün tadını Sonbahar mı söyler bir tek?
Kanayan yarayı can kırığı mı sarar?
Her günü aynı yaşamak zamanın suçu mu ki?
Doymayan nefisler, tükenmeyen istekler, bıkmayan hevesler, şımarık zevkler uğruna kızılıyor hayata.
Ya nefesin durursa neyin önemi var?
Nerdeysen, nasılsan üzme canını diyor doğa.
Mevsimler boşuna mı değişiyor?
Örnek alsana!
Kayıt Tarihi : 25.3.2023 23:37:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!