Gidelim;
yangınlar çıkıyor kentte
sokaklardan yayılıyor alevlerin gölgesi
ilk ışığında gözlerin aydınlanıyor
başlıyor hikayemiz
Maktul “ sen ve ben “
Sarmıştır çoktan sigaranın dumanı
Çayın acı tadı içini
Cam gibidir gözlerin, buğuludur soğuktan
Şimdi karanlığı deliyordur, aklındaki binlerce küfür
Aklının ucundaki sorular, dilinin ucundakidir artık
Bir isyandır düşlerin, aslında bilirsin siyam ikizleri gibidir
Yağmurun şehri her kahredişinde
Başıboş ve kaygısız olmuştur
İçimdeki yangınların sızısı
Kararsızdır sevdalanmalarım...
Kavim göçleri gibi, bir yalnızlığın
Üstünden binlerce
Yaşam
Sevda ve
Hasretlikler geçti
Adını yitirmedi hala
Günün uzayan ve sancıyan saatlerinde yaşam yalan ve yabancı görünmeye başladı gözlerime.Yeni kinler besliyorum kendi kanımdan sana. Bedenimi depreştiren zulüm kanımı çekiyor şehrin dar sokaklarına...
Malesef günü bitirecek
__ bir sihirim yok
Kutsanmış bebeklerin çığlıkları
Öldürüyor ölümün nefsini
Sessizliğe bürünüyor insanoğlunun
Hiç duyulmamış bir dininin son satır duaları
Ve kente vuruyor şarap kokusu
Tenini sarmalıyorken eski aşklar
Az önce bir intihar eyleminden döndüm
bir beden bileklerini kesmiş
bileklerinde senin kokun vardı!
nasıl mı anladım?
nabzına bakarken kanı üzerime bulaştı
ve kanda senin kokun vardı!
Son kalıntılarına bakıp gecenin
Bırakıyorum benliğimi çalan şarkıya
Zamanı algılayamadığım o an
Kana karışan kanla beslenen yarasalar gibiydik
İçimizde soğuk mağaraların hiç açılmamış yanları
Çığlık gibi yankılanıyor
Uzakları denerken gözlerin
Upuzun sonsuzkere sonsuz bir hasret oluyor
Canımı acıtan canımızı alan
Bulanıyoruz sevdamızın koyusuna
Salınıyoruz kıyısına ölgün yalnızlığın
Zamana bırakılan düşünce
Yalnızlığının ürpertisi sarıyor kenti
Kokun henüz terkediyor odamı
Zaman en koyusunda boğuluyor küstahlaşmış nehrimin
Kahpeleşiyor unutulmuşluğum gün ağardıkça
Bir de şeytanın omuzlarından bakıyorum hayata
Kırık dökük bir otostop çekiyor gözlerin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!