Öyle ki, sen günahsın.
Endişe verici halimsin.
Tüm karanlıklarımın zebunusun,
senden uzaklaşacağım.
Öyle ki, sen özlemsin.
Öyle özsün, öyle güzel, öyle korkak, öyle aptal...
Bilinç dışı yapılan sinir deprenişlerimsin.
Takvimsiz bir yüzyılda, lanetli bir kış gününde, çevremdeki tüm insan gûruhunda seni arıyorum.
Öyle ki, zavallı beynimi yağma eden, her kıvılcımımı söndüren, sen'li düşüncelerimi sileceğim.
Tabi, sonra kendime;
Budalalık etme!
"Soğuk bir kış ayındayız ve her şey uykuda" diyorum.
Öyleyse seni terk ediyorum.
İçmeyeceğim artık hoyrat memelerinin sütünü, şarabını...
Girmeyeceğim kanına ve duymayacağım sahte orgazm çığlıklarını.
Ben anladım, kış'sın sen.
Soğuk, çürük, rutubetli bir kış.
Koyu, sisli ve daimi bir gece halinde uzanan kış.
Canhıraş bir kış gününde, gözyaşları buhranından sonra, hıçkırarak seni unutacağım.
Öfkemin çılgınca patlayışından sonra, anana, avradına küfrederek bağıracağım.
Eze, eze gerekirse kelimelerimi kalbimden yok olacakmışcasına unutacağım.
Seni düşündüğü taktirde, beynime lanetler savuracağım.
İsmini telaffuz ederse eğer, dilimi koparacağım.
Maruz kaldığım bu soğuk sefaleti hiç düşünmeden, kalbimde bir orkestra kuracağim.
Karanlık sokaklardan geçerken, kudurtucu nidalarla, nafile ezgilerle, orkestral bir yalnızlıkta unutacağım seni.
Öyle ki, ben müsibet bir insanım.
Hoşa gidecek bir tarafım yok.
Zaten konuşmasını hiç bilmem.
Bu sebepten seni unutacağım.
Seve seve unutacağım...
Mehmet Hanifi İmrakKayıt Tarihi : 19.6.2019 23:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!