ANKARA DAR GELİYOR
İçim dışıma sığmıyor
Durduğum yer sana düştüğümdür
Kalkıyorum düşüyorum taş kaldırımlarda
Caddeler boş, ben doluyorum sana
Derenin ortasında mavi çakıl taşları
Gibi nasıl da parlar düşlerimde gözlerin
Seni çağırdığım da yankılanıyor sesim
Benden başka kimse yok dörtduvar arasında
Öyle yakıcıydı ki aşkın yalnızlığım da yandı.
Ben seni bulmuşum ya
bir misket fazladan bulmuş çocuk gibi
Ben sana vurulmuşum ya
Ay gecede vurulmuş gibi
Ellerim dağların gölgesinde
Derin vadilerin sessizliğini yaşıyorum sende
Ne sevdam çıkar aklımdan
Ne bulutlar gider gözlerimden
Eğer birşişeden sonra
Uzanabiliyorsam kendime
Kurtuluyorsam gündüzleri kabüslerden
Geceleri soğuk terlerden
Ve eğer beni yakalayabiliyorsam içimde
Oturup konuşmayı başarabiliyorsam
Sevdan bir yudum çay oldu dudaklarımda
İçtim, içtikçe kölesi oldum deminin
Ateşi sardı da tüm bedenimi
Yandım, yanarken zevkine erdim
Cehenneminin
Ben sarı kokusunu sevdim de eğriçiçeğim
Sen gittin de acı moruna kandın
Gurbet ellerinde ormangülü'nün
Sana gül demedim ki ben ağlarken
Derin vadilerden dökülen soğuk sular seller gibi
HEMŞEN'E
Yeşilin sevdasıdır, yüreğimde taşıdığım
O kuşluk vakti yollara düşen ıhlamur gölgeleri
Her mayısta nasırlaşır sevdiğimin elleri
Uzun kış geceleri koynumda sakladığım
Sana açılan denizlerde yüzdürdüm gemilerimi
Kaç gemi batırdım kaç yelken yırttım
Tek gözüm görürdü iki kulağım sende
Sesini duyduğum zamanlar yüzünü göremezdim
Yosun kokusunda saklıydı çürümüş zamanlar
Gitmediğin şehirlere gidesin
İçmediğin kadehlere dolasın
Aradığın yerde aşkı
Önce sen olasın, varınca beni bulasın
Bakmadığın ufuklara dalasın
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!