Ben bir Doğu çocuğuyum,
Güneşle aynı yerde doğduk biz.
Biraz aşk kokarım, biraz felsefe,
biraz da kan kokarım, affediniz.
Ben bir Doğu çocuğuyum!
Bir çift ayak bulmuşlar denizin sahilinde,
dua da okuyormuş denizlerin dilinde.
Kısa ve biraz da hasta ayak...
duyanlar anlamamış,
ne diyormuş acaba bu son nefeste ayak?
Haber almış polisler,
Bir çocuk var zayıf, cılız, çelimsiz.
Geçmez ki, bir günü dertsiz, zulümsüz.
Bir çocuk var, bir çocuk var, ölümsüz...
Yarıp gider caddeleri, büyümez.
Yarasına çare olmaz sargılar.
Bazen yorumsuz bakışlarla bakıyorum hayata...
Gözlerimin önündeki mahşeri kalabalıkta
her kes bir telaş içinde koşuyor bir yerlere –
biri evine, biri işine,
biri dostuna, eşine...
Biri koşarken karısını öldürmek için,
Unutacağım dedim, unutamadım gerçi.
Yine sana sığındım ben kimsesiz mülteci.
Ruhumda savaş çıktı, esir düştü düşlerim.
Sesim çıkmasın diye perçinlendi dişlerim.
Çekinirim, utanırım yaşımdan başımdan.
Düştü sefil yaşayışa, güzâra sevgilin.
Çekilmezdi eller benim saçımdan, başımdan
şimdi muhtaç bir okşama rüzgara sevgilin.
Günler geçer, ömür gider elimden, güzelim.
Çalarken umutlarımı yalnızlık hırsız gibi,
ona hayallerimi de bahşiş veren bir adamım.
Ben dünyanın sırrını bildiğim için
kaderimin ıssız sokaklarında çürümektir idamım.
Konarken göçebe kuşlar penceremin önüne,
Yıldızların arasında bir başka geçiyormuş zaman...
Çok uzakmış bir-birine yıldızlar,
kavuşmazlar, hep yalnızlar...
Bir kara deliye dönüşürmüş yıldızlar ölünce,
küçükse bir beyaz cüce,
Bekleme, yol bekleyen,
yollar insansız gelir.
Üstüne kâbus gibi
kollar insansız gelir.
Bazen ışıklar söner,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!