Geç kalınmışlık iz düşümünde
Hasret örgülerinde yitirirken benliğimi
Şeker şerbet vaat eder yokluğum bahsi…
Kalbimin kıyılarında düşlerin yelkenli gemiler ile gezinir iken bozgunluğumu fark edemeyişim ah u zarında ruhuna pay ediyordum ruhumu. Bileklerimi kavrayan ateşin geç baharında evvel gözlerin asumanına hapis oldum sonra uçurumlardan düşerken göğüs kemiklerinin heyhat sancıları ile ismini fısıldadım kuşlara. Hislerimi kaybediş teferruatında çalkalandıkça dudaklarımda sevdan kaplıyordu kirpiklerimi çığlıklar.
Sükût ve sükûnetten uzaklaştıkça gözyaşlarım ile kahkahalarımı karıp düğümlüyordum bahtımı saçlarının uçlarına. Oysa düş mevsimi değildi birer birer terk etmişti göçmen kuşlar, çiçekler solmuştu ülkem topraklarında. Ümit bohçasında yalpaladığım yalnızlığım busbulanık fısıltıları kaplarken bulutları bomboştu gönlüm şehrinin sen sokakları. Sensiz ne ay ışığının mehtabı yansıyordu denizden ne de esiyordu rüzgâr. Sanki buzdan gerdanlık giyinmiş şehir kül ile harmanlanmıştı. Gül kokusu, lavantalar ve orkideler sürgün edileli hayli vakit olmuş, kardelenler doğmayacak bir güneşin bekleyişinde meşguldü aklını yitirmekle.
Ben hâlihazırda köşe ve kuytularda çıplak ağaçlara sordukça seni kemiklerim ağırlaşıyor ruhum hafifliyordu. Nabzım gelgitlerinde uzak geçmişten tebessümlerin canlandıkça zihnimde kelebekler uçuşup, papatyalar açıyordu simamda.
Güz yanım sen ile halk edildim ben, seninle haşir edileceğim…
20251212
2331
Kayıt Tarihi : 15.12.2025 14:46:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!