Yitik bir aşk masalıydı.
Loş bir gecenin,
Serin bir şehrin içinde.
Sigara dumanı gibi alaca,
İnsan siluetlerinde.
Odun yalazında,
Kalp sıcağında,
Bebek gülücüğünde.
Masal gibi başlamıştı,
Duyduğum sevgi.
Sabahçı kahvesi masasıydı,
Ağır başımı koyduğum.
Bir an için daldığım,
Sonra uyandığım saat,
Sanırım,
Kör sabahın üçü.
Gözlerin anlattığı,
Tuhaf bir öykü,
Her saat farklı.
O sabahta karşımdaydın,
Öykün yitik ve sen.
Yeşil gözlerinden,
Pembe bir dünya masalıydın,
Yinede yorgun bir ölümlüydün.
Belki ebedi ve ezeli,
Belki de melek gibi,
Neden öyle göründün?
Neden yanıma oturdun?
Bilemediklerim derin.
Çakmağın var mı dedin,
Çakmağımın oluşuna ben,
Senden daha çok sevindim.
Dinamiti kalbimdeki fitillerim,
Bir tana sen yaktın.
Bir tanede ben yaktım,
Duman üfüren ateşini.
Yıkılmak üzere patlamış dağların,
Katran dolu dumanlarını,
Üfürdük bir müddet.
Bazen ağızdaki küfürdük,
Bazen yürekteki hiddet,
Kim bilir, bilemediklerim derin.
Sonra ne derin felsefelerden,
En baba cevaplar çıkarmış,
Filozoflar gibi bakıştık.
Nihayet sıkıldık.
Çaydan, kahveden, hayattan,
Hiç konuşmadık.
Fakat anladık,
Fikirlerin duygularda çeliştiği,
Kara güdüklerde,
Bilinmez bir teoremle,
Aynı noktada buluştuk.
Bilemediklerim derin.
İlk buluşmamızdı.
İkimizde de bir garip heyecan,
Bir garip çarpıntı.
Acaba oda âşık mıydı,
Bilinmeyene?
Bilmediğimiz,
Derin soruların cevaplarına?
Bir avuntu gibi miydik,
Birbirimize baktığımızda?
Maviye sığındığımızda,
Kuşlar gibi gökyüzünde,
Kaçarken kara kıştan,
Deli gibi koşturuyorken.
Niye o masada?
Neden bu kadar erken?
Sabahın kör saatinde derken,
O kadar olmuş mu?
Müezzin,
İman dolu bir ezan okudu.
Bizi çağırıyordu.
Bir an adın ne diye sordu.
Sana ne dedim.
Benim için çok zordu,
Ama uyandım masadan.
Ne tutarsız ne anlamsız oldu.
Ha şimdi bitmiş,
Ha bir süre sonra.
Çokta güzel oldu aslında.
Kaygısız tasasız orda.
Kayıt Tarihi : 5.6.2009 22:37:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!