oradayım, senin çığlıkları çiğnediğin yerde
rüzgârların dövdüğü kayalıklarında promete’nin
yalçın yamaçların uykusuzluğunda
oradayım, geçmiş karanlıkların izinden
senin geldiğin yerde
günü ağartacak bir gülümseme gökyüzünden
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Devamını Oku
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım?
Ne var ise sende bende
Bir okuyucu şairi başka şairlerle kıyaslamam ile ilgili sitem etmiş özelimden..mesela demiş ismet özelin buradaki imgelere karşılık düşen hangi imgesi var ki??? şeklinde bir sitem bu..
Bu şaire karşı yapılmış bir hareket kabul edilmesin ama...
mesela göç ile ilgili bir dizeyi tokuşturalım..
göç yalnızlıklarının yükü ezik ezgiler ..hüzeyin yurttaş..
evet meramını anlatabilen ve şiirsel bir mısra
ancak şu dize öyle mi ?
çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu
şeklinde girişi olan bir göç şiiri var ismet özelin...evet kadın erkek çoluk çocuk bir göç bu..ve o göçer grubunda annesi bir çocuğu ninni nakaratı olan eee ee sesine yaslamış uyutuyor..devamı şöyle bu dizenin
çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu
sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra
boyuna ateşler söndü dağlarda
bir yıldız boyuna söndü durdu
çocuk insan seslerine yaslanmış uyuyordu
başka bir temayı ele alalım..sonsuzluk ve gökyüzü tema sını
şair sonsuzluk belirtisi olarak maviyi belirtirken çoklarınca yapılan bir imgeye başvuruyor..evet şiir ama sıradan..sarsıcı değil..
dupduru maviliklerle yıkanır içim
ama ismet özel de mısra haysiyeti ve boşa atılmış kelimenin bulunmaması dikkat çekici aynı tema için..
değil mi ki beni şımartan gökyüzüdür
ve ben o tanyerlerinin sulbünden gelmekteyim
veya varoluş teması..belki de şairin burada yaptığı en iyi mısralardan birisi ..tanrı çekirdeği imgesi de yeni ve sorulara yol açabilmesiyle de başarılı bir imge...
şair varoluşu anlatan dizesinde diyor ki..
kün gibi, kozmos gibi doğuyorum kaosun elinden
tanrı çekirdeğiyim
oysa ismet özelin şu mısraları insanı tanımlama da gerçekten daha ferah ve daha şiirsel..
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
Şairin diğer şiirlerine de baktım..ki zaten önceden hakkında malumatım mevcuttu...şiirle ömrünü geçirmiş değerli bir insan..çabalarının karşılığını bir çok ödülle de almış..belki de ahmet arif onun kadar ödül almamış..ama A. arifin incecik kitabı -hasretinden prangalar eskittim - kaç nesilin koltuk altı kitabı olmuştur...
beni böylesi bir mukayeseye itmekle iyi mi yaptı, kötü mü yaptı bilmiyorum özelimden yazan arkadaş..ancak bir çırpıda aklıma gelenleri yazıverdim işte cevap niyetine..
konu şiir olduğu için genele yazamak doğru olur diye de cevabımı buradan yazdım...
saygılar
oradayım, senin her şeyi çiğnediğin yerde
bir ses gerek bana, yoluma yoldaş çağırmaya
elini tutacağım bir dost
kartal gölgeleri üzerine çullanırken
ciğerlerim deşilirken, gözlerim oyulurken
dupduru maviliklerle yıkanır içim
yenilenir, yeniden gelirim
umuttur yeşerir her mevsim içimde
kökleri sarmıştır yüreğimi
oradayım işte
gel
sök sökebilirsen! anlatılmış;ve ben anladım ve ben çok keyif aldım teşkler...
'hayret
nasıl sığmış bu koskoca ağaç
minicik çekirdeğe!..'
sığmış mı,sığmış işte...toprağa tohum düşünce,olanlar oluyor...kimi çürüyor,kimi de yıptıp çekirdeğin kabuğunu,çıkarıyor başını yeryüzüne..bu gökyüzü altında büyüyor da büyüyor,,hem toprak altındaki kökleriyle,hem de uzattığı dallarıyla...beni asıl hüzne götüren şey,çürüyecek olmamdır toprağa düşünce!..
neyse..benim çekirdeğim,bendedir yine de!..annemin çekirdeği de annemde:))ve babamın bana bağışladığı virgüldür hayatım!..yaşar giderim kendimce ki;herkesin yaptığı da budur sonuçta...
'ah ömrüm
başta bitmeyecek kadar uzun
sonda yıldız kayması kadar kısa
masala benziyorsun!..'
mu demiştim ne bir şiirimde,unuttum!.:))))
en iyisi,ayçiçeği çıtlatmaya gideyim biraz...herkese saygılarımla...
kutlarım içten köklü olmalı böyle duygular yıkılmamalı bir uçuk rüzgara
Yürekten tebrikler üstadım.
Nafta Lin (Bir ek) Bu anlamdaki bilim içe dönerek elde edilebilen bir bilgi olduğundan GERÇEK ulemâ bilime yabancı değil, âşinâdır. (Sanırım sen de bunu kastettin (veya ben öyle anladım (Neyse...)))
Sinyali doğru der: 'Tanrı çekirdeği' haddi aşan bir deyim.
Nafta Lin: Tanrı düşünmez. Bilimin sahibi henüz mevcud olmayanı da bize sunar (veya sunmaz) ona verir, ondan almaz.
Şükrü Özmen: Naime Hanım'a katılıyor, tebrik ediyorum.
Başım ağrıyor, hattâ zonkluyor.
Uğrarız yine kısmetse
mayalanma; organik maddelerin bazı mikroorganizmalarca salgılanan enzimler etkisiyle uğradığı değişiklik, tahammür, fermantasyon
denilmekte vikipedi de..yani mikro canlılar bazı yapıları uygun ortamda niteliksel ve niceliksel bir değişime uğratabiliyorlar..
exract yani özüte gelince ,kimyasal olarak şöyle açıklanmış..herhangi bir maddenin, alkol, eter gibi bir eriticiyle ayrılmış ya da başka bir yolla elde edilmiş özü, hulasası özeti.
şimdi toparlarsak...tasavufi anlamda çekirdek hemen hemen hiç kullanılmamış insanı tarifte..
ama
hoşca bak zatına ki zübde i alemsin sen
merdüm i dide i ekvan olan ademsin sen
meşhur beytinde...kendine bir güzelce baktığında var olanların gözbebeği ve bütün varlıkların görünen ve görünmeyen herşeyden varlığında ölçekli olarak bir parça bulunduran yani alemin özütü olan insansın sen
denilmekte..
imdi.....
insan varolanlar içinde mayalama özelliği olan bir microorganizma bence...ve bunu en bariz şekilde şiir vasıtasıyla yapar..
şiir gerçek bir microorganizmaysa eğer vardığı dimağ ve yüreklerde bir mayalanma yapar...
belki tam toparlayamadım..ama arasını umarım okuyucular doldurur..
Bir okurun, çekirdek ve tohum farkına felsefi bindirme yaptığı telmihin kaynağı eski değilidir..kadim gelenekten gelmemektedir..Saidi nursinin uzun vaaz ve sohbetleri andıran yazılarından birisinde geçen
Demek, İmân bir mânevî Tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise mânevî bir Zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor.
sözüne binaen nur bağlılarının bir hikmet arayışı şeklinde münazaralarından neşet eden bir durum
ben bunu saidi nursinin özel bir kastla, çekirdek ve tohum arasındaki bir nüansa işaret kastıyla yazmadığını düşünüyorum
Burada bu konuyu noktalayarak çekirdek ve tohum sözcüklerini ele almak istiyorum
çekirdek kelimesi etimoloji itibarıyla türkçe bir kelime..kabuklu olmasından mütevellit kabuğunun kırılması esnasında çıkardığı sesten ilhamla icad edilmiş bir kelime..şekürdek, çekürdek ve nihayet çekirdek olmuş..türkçemizde çekirdeğin kullanılışında tohum anlamı saklı olsa da bazan farklı anlamlarda da kullanılmakta..mesela atom çekirdeği atomun tohumu değildir.
çünkü atomun çekirdeği uygun ortamda (toprakta veya rahimde veya buna benzer bir yerde) yeni atomlar meydana getirmez..keza hücre çekirdeği veya bilgisyar çekirdeği veya çekirdek aile kavramlarında geçen çekirdeğin Dölleyici özelliği yoktur..
oysa tohum, farsca bir sözcük ve içinde gelecek nesilleri saklayan anlamında..
tanrı çekirdeği ucu açık bir çağrışım veriyor...bir önceki okurun söylediği gibi bu tohumun içindedir tanrı..''insan yaratır tanrıyı'' demek için çağrışım yapabileceği gibi, tanrı,kendi özelliklerini bir tohum içine şifrelemiş ve onu yeryüzüne göndermiştir anlamını da taşır..
Bir de maya ve exract (özüt) kelimesi var..bunların da anlamını verdikten sonra bu dördü arasındaki ilişki ve bunun şiirle ilişkisini vermek istiyorum..
DEVAM EDECEK
Bir önceki yazımızda niçin şamanizm e değindik..şamanizm doğayı yer , yer altı ve gökyüzü olarak algılar..bu ayrımsama fiziki anlamındaan çok varoluşun ahlak dahil katmanları gibidir.. yer altında kötücül güçler , gökyüzünde iyicil güçler vardır..yeryüzünde de klan veya aşiret yaşamaktadır..şamanların kam dedikleri ermiş zat ak şaman veya karaşamanlık mertebelerini elde ederek bu güçlere etki eder..Bu güçlerle etkileşimi asla sihirde olduğu gibi kişisel değildir..kabile veya aşiret içindir. onların etik sağlık ve yaşama kalitesini artırmaya dönüktür.. şaman bilgilerini, büyük bilginin kaynağına erişmiş olanlardan el almak suretiyle ve astral yolculuk diyebileceğimiz göç hali içinde belli çilelerden geçmek suretiyle elde eder
islam türklerle iç asyada buluşmasında tasavvuf esaslı oluşu dikkat çekicidir....esasen tasavvufi yapılanmaların, diğer semavi dinlerde de var olduğunu, ezoterizm bağlantısını kuranların bunu iç asyaya ve hindistana uzattıklarını bilmek lazım..
Şir büyük ve tepeden bakılması halinde böyle bir kam veya şaman ruh halini görmekteyiz..
yeraltı veya bilinçaltı karanlıklarından , gökyüzünün maviliğine ve gülümseyen yüzüne doğru bir toplu yürüyüş hali , bir göç hali içinde karanlıkları yok ederek göğün maviliklerine uzanan ve varoluşunu kaostan yani karmaşa ve karanlıktan düzenliliğe kozmosa doğru bir akış olarak niteleyen, ferdi kurtuluş yerine göç halinde olan tüm aşiret için kurtuluş çabası veren, öğreti ağacının var
oluşunda yüreğine kök saldığından dem vuran anlayış
bu coğrafyaya göç eden türkler esasen bu anlayışı genlerinde saklamakta ve devretmektedirler..şekilsel değişime karşın içsel özüt daima muhafaza edilmektedir..
islam bu yüzden buluşmuştur türklerle..sosyalizm de öyledir..yani birlikte göç yolunda olduğumuz obamız insanının içinde geride kalanlarını korumak gözetmek kurda uşa yem etmemek arzusu olarak daima vardır içimizde..
biz , zengin olanın, bey olanın , güçlü olanın aynı zamanda erdemli ve bu olanaklarını toplumsal iyilik yönünde kullanması yanlısıyızdır..bu anlamda içimizden bey , hakan , mirza veya ağa çıkmasına karlı değiliz lakin erdemlerine kavuşmamış olan bolu beylerine karşıyızdır..
züğürt ağa bir semboldür...toplumun ortak yararı için kendisini feda eden ve kurallardan fedakarlık etmeyen
biz beylerimizi böyle görmek isteriz...sakıp sabancıyı , töreden ve dilimizden etiğimizden konuştu diye saygıyla ağa mertebesine oturtmuşuzdur..
nice parti başkanını . sendika ağasını kişisel tavırlarındaki az buçuk bu etiğe uyduğu için bütün kusurlarını kapatmışızdır..
neyse işte..
umarım şiirden uzaklaşmadık..aslında çekirdek tohum mayalanma extract gibi konulara girmek istiyorum ama..bir sonraki yazımda..kafamı toparlayabilirsem...
Bu şiir ile ilgili 25 tane yorum bulunmakta