oradayım, senin çığlıkları çiğnediğin yerde
rüzgârların dövdüğü kayalıklarında promete’nin
yalçın yamaçların uykusuzluğunda
oradayım, geçmiş karanlıkların izinden
senin geldiğin yerde
günü ağartacak bir gülümseme gökyüzünden
çakır yıldız gecenin soluğu tükenirken
göç yalnızlıklarının yükü ezik ezgiler
ormanları uğuldatan “destansı öykü”ler
çalınmış ateşlerle ışıyan isyan günleri
kanımı kamaştıran büyülü çekim
kahrın yollara döktüğü kalabalıklar
toz duman içinde yürürken
en önde en sonda ben
kün gibi, kozmos gibi doğuyorum kaosun elinden
tanrı çekirdeğiyim
yeni benler doğuyor benden ve ötekiler
çoğalan varlığım, üreyen, ele geçiren
işte oradayım, varoluşun sancılı kanallarında
henüz ses tellerim bile yok
sanal çığlığımı da aldın elimden
oradayım, senin her şeyi çiğnediğin yerde
bir ses gerek bana, yoluma yoldaş çağırmaya
elini tutacağım bir dost
kartal gölgeleri üzerine çullanırken
ciğerlerim deşilirken, gözlerim oyulurken
dupduru maviliklerle yıkanır içim
yenilenir, yeniden gelirim
umuttur yeşerir her mevsim içimde
kökleri sarmıştır yüreğimi
oradayım işte
gel
sök sökebilirsen!
Kayıt Tarihi : 27.10.2012 20:21:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şaire karşı yapılmış bir hareket kabul edilmesin ama...
mesela göç ile ilgili bir dizeyi tokuşturalım..
göç yalnızlıklarının yükü ezik ezgiler ..hüzeyin yurttaş..
evet meramını anlatabilen ve şiirsel bir mısra
ancak şu dize öyle mi ?
çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu
şeklinde girişi olan bir göç şiiri var ismet özelin...evet kadın erkek çoluk çocuk bir göç bu..ve o göçer grubunda annesi bir çocuğu ninni nakaratı olan eee ee sesine yaslamış uyutuyor..devamı şöyle bu dizenin
çocuk e harfine yaslanmış uyuyordu
sonra saçlarımız kapandı, denklerimiz bağlandı sonra
boyuna ateşler söndü dağlarda
bir yıldız boyuna söndü durdu
çocuk insan seslerine yaslanmış uyuyordu
başka bir temayı ele alalım..sonsuzluk ve gökyüzü tema sını
şair sonsuzluk belirtisi olarak maviyi belirtirken çoklarınca yapılan bir imgeye başvuruyor..evet şiir ama sıradan..sarsıcı değil..
dupduru maviliklerle yıkanır içim
ama ismet özel de mısra haysiyeti ve boşa atılmış kelimenin bulunmaması dikkat çekici aynı tema için..
değil mi ki beni şımartan gökyüzüdür
ve ben o tanyerlerinin sulbünden gelmekteyim
veya varoluş teması..belki de şairin burada yaptığı en iyi mısralardan birisi ..tanrı çekirdeği imgesi de yeni ve sorulara yol açabilmesiyle de başarılı bir imge...
şair varoluşu anlatan dizesinde diyor ki..
kün gibi, kozmos gibi doğuyorum kaosun elinden
tanrı çekirdeğiyim
oysa ismet özelin şu mısraları insanı tanımlama da gerçekten daha ferah ve daha şiirsel..
İnsan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı
Şairin diğer şiirlerine de baktım..ki zaten önceden hakkında malumatım mevcuttu...şiirle ömrünü geçirmiş değerli bir insan..çabalarının karşılığını bir çok ödülle de almış..belki de ahmet arif onun kadar ödül almamış..ama A. arifin incecik kitabı -hasretinden prangalar eskittim - kaç nesilin koltuk altı kitabı olmuştur...
beni böylesi bir mukayeseye itmekle iyi mi yaptı, kötü mü yaptı bilmiyorum özelimden yazan arkadaş..ancak bir çırpıda aklıma gelenleri yazıverdim işte cevap niyetine..
konu şiir olduğu için genele yazamak doğru olur diye de cevabımı buradan yazdım...
saygılar
bir ses gerek bana, yoluma yoldaş çağırmaya
elini tutacağım bir dost
kartal gölgeleri üzerine çullanırken
ciğerlerim deşilirken, gözlerim oyulurken
dupduru maviliklerle yıkanır içim
yenilenir, yeniden gelirim
umuttur yeşerir her mevsim içimde
kökleri sarmıştır yüreğimi
oradayım işte
gel
sök sökebilirsen! anlatılmış;ve ben anladım ve ben çok keyif aldım teşkler...
nasıl sığmış bu koskoca ağaç
minicik çekirdeğe!..'
sığmış mı,sığmış işte...toprağa tohum düşünce,olanlar oluyor...kimi çürüyor,kimi de yıptıp çekirdeğin kabuğunu,çıkarıyor başını yeryüzüne..bu gökyüzü altında büyüyor da büyüyor,,hem toprak altındaki kökleriyle,hem de uzattığı dallarıyla...beni asıl hüzne götüren şey,çürüyecek olmamdır toprağa düşünce!..
neyse..benim çekirdeğim,bendedir yine de!..annemin çekirdeği de annemde:))ve babamın bana bağışladığı virgüldür hayatım!..yaşar giderim kendimce ki;herkesin yaptığı da budur sonuçta...
'ah ömrüm
başta bitmeyecek kadar uzun
sonda yıldız kayması kadar kısa
masala benziyorsun!..'
mu demiştim ne bir şiirimde,unuttum!.:))))
en iyisi,ayçiçeği çıtlatmaya gideyim biraz...herkese saygılarımla...
TÜM YORUMLAR (25)