Onuru elinden alınmış yaşamlar.
Onuru yükseltilmiş? yaşamlar.
Onurun insanlara eşit paylaştırılmadığı bir dünya köleliğin esirliğin sistemleridir.
Bin yıllar da geçse bu böyledir.
Ne kadar adına demokrasi, cumhuriyet derseniz deyin.
Daha küçük yaşta birilerinin birilerinden daha fazla yüceltilmesine, şımartılmasına, abartılmasına anlam verememişimdir.
Okula öğretmen çocukları gelirdi, kucaktan inmezdi o çocuklar.
Onura önem vermemin nedeni, belki, Tolstoy’u, Dostoyevski’yi, Gogol’u, Yaşar Kemal’i erken okumaktı.
Mahallemizdeki o ağır başlı, utangaç, fazla konuşmayan hurdacıya inşaatlardan atılmış demiri çiviyi, sokaklardan topladığım yoksul çocukların artık giyilmeyecek hale gelmiş naylon ayakkabılarını satardım.
Bazen parasız verirdi, arkasından gülümserdi.
Yenişehir’de oturan okumuşlar apartman kapıcılarına okunmayan kitapları ve gazeteleri verirler, sokak hurdacıları da onlardan alır, bizim mahalleye getirir, o hurdacıdan alırdım.
Sonra Yenişehir’i erken terk etti o okumuşlar.
Artık üniversiteye geldiğimde her ay bir kitap.
Siz beni çabuk büyüttünüz ey kitaplar.
Siz onurla beni erken tanıştırdınız.
Size ne kadar teşekkür etsem azdır.
Jack London, O Henry, Hemingway, Steinback perçinledi bunu.
Hele Hugo, Andre Gide ve diğerleri.
Hepsine, adını anmadığım, yerli- yabancı yazarlarına da minnetlerimi sunuyorum.
Yaşamı ne kadar erken çözerseniz, insanlar, haksızlıklar karşısındaki tavırlarınıza, daha pişmedin be oğlum derlerdi.
Pişmek ne demekti hala anlamadım.
Haksızlıkları, zulmü, antidemokratik uygulamaları, insanın insanı sömürmesini kabul etmek miydi, pişmek.
İşkenceye dönüşmüş bir yaşamı, çiçekler içinde sunmaya çalışan sistemleri mi kabul edecektim.
Pişmek kabullenmek miydi?
Pişmek onay mı vermekti.
Açların, yoksulların, sokağa düşmüşlerin çığ gibi büyüdüğü ve hak talep etmenin baskılarla bastırıldığı bir uygulamaya onay vermek mi, idi yaşamı becermek.
Benim bu cephedeki safım, ezilenlerin, yoksulların, sömürülenlerin, itilmişlerin, ötekileştirilenlerin, diğerlerinin, yanında yer almaktır.
Bu pişmemekse evet ben pişmeyeceğim.
Pişmemek, sömürüye, ezmeye, baskıya, antidemokratik uygulamalara omuz vermemekse evet
Asla yanınızda göremeyeceksiniz.
İnsanlık tarihi ve insanlık yaşamı bu cephedeki savaşın tarihidir aslında.
Ve ben daima tertemiz, bembeyaz bir sayfada bulunmak istiyorum.
Bir de eklerlerdi, evet, sen hayatı beceremezsin oğlum.
Hayatı becermek, sizden güçsüzleri ezmek mi idi, insanları aldatmak mı idi.
İnsanlara yalan söylemek.
Yalan söyleyerek yükselmek miydi?
Halkını, insanlığı kederlere terk ederek, hüzünlere boğarak mutlu olmak mıydı?
Ne pişmek istedim, ne de yaşamı becermek.
Ne insanları aldatmak bana nasip olsun, ne de yalan söylemek.
Bunların getireceği mal da uzak olsun benden mülk
de, makam da.
Bu ülkede el pençe duran insanları gördükçe fırlamak, ellerini ayırmak isterim birbirinden.
Omuzlarını dik tut, insanca dur karşısında.
Sende insansın, o da insan.
Onun görevi o, senin görevin bu.
Herkes görevini yapsın.
Ezilme.
Hele karşısında el pençe duran insanları, karşılarında beli bükülmüş, sadakalaşmış bakışları, ben uslu söz dinleyen insanım diyen insanları görüp mutlu ve gururlu olanları gördükçe.
Ey evren, titre ve yaşamın bütün insanlık değerleri adına kaldır bu zulmü.
O anda, o sahneyi yırtıp atmak isterim, yanan bir ateşe atmak isterdim.
Olmamalı öyle bir manzara, olmamalı.
Asıl devrim, evrende ezilen bir insanın kalmadığı güne ulaşmaktır.
Asıl devrim, sömürünün bütün evrende kaldırıldığı güne çabalamaktır.
Asıl devrim, en yüce değer olan insanın, sistemler, kurumlar dogmalar, saplantılar, koltuklar, makamlar, beylikler karşısında korumak için yaşamını adamaktır.
En yüce değer onurla yaşamaktır. Ve bunu hiçbir ayrıcalığa yönelmeden kimseden esirgememektir.
En yüce değer gururla yaşamaktır.
Özgürlüğün, aydınlığın, alın terinin, sömürüsüz bir dünyanın önünde ceketimi iliklerim.
Ve bunun için yaşamını adayanlara saygı duyarım.
İnsanlık değerleri bize bunu zorunlu kılmakta, emretmektedir.
Ben bu emrin sarsılmaz uygulayıcısıyım.
En azından öyle olmaya çabalayacağım.
Selam insan onuruna yaşamını adayanlara.
Selam köleliğin ve esirliğin kalkması için adım atanlara.
Kayıt Tarihi : 26.10.2008 13:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![İlhami Şenol](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/10/26/onuru-elinden-alinmis-yasamlar.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!