Kaldırım kenarı süslü koltuklarımız
Yerdeki tuğlalar spor direğimiz
Arabalar altın aynalarımız
Binalar sözde sınırlarımız
Bisikletler otomobillerimiz
Oyun kartları sermayemiz
ilkin damlasın
miniciksin
varsa şansın kalırsın
topraksız yaşarsın
katılan olur sana
toplanırsınız
güneşli sabahların hepsinde
mutlaka dışarı çıkarım
kaldırır kafamı yukarı
güneş bakmamı isterse
bulutların kavislerini izlerim
özgürlüğün kalbidir onlar
Her çekirdek yiyişimde
O koca dağları görüşümde
Hepsinin para yerine geçtiği
Bir dünyada yaşamak isterim
gürültülü bir sınıf
zil çalıyor üstüne
önde oturan bir çocuk
dalgın dalgın yazıyor
önündeki kopuk deftere
arada bir önüne bakıyor
akşam evin yakınında
öyle bir havai fişek atıldı ki
uzun zamandır görmemiştim
geceyi aydınlatan yağmurları
herkes balkonlarından fırladı
yüzeye çıkan toprak solucanları gibi
Yazdığı merdiven şiirinde Ahmet Haşim merdivenden değil İstanbulda basamak basamak çıkılan fakat günümüze ne yazık ki gelememiş bir sokaktan bahseder.Bu şiir ona ithaftır.
ayağımı attımmı
merdivenin ilk basamağına
Ahmet Amcam seslenir
ağır ağır çık evladım
içi gözüken çilek gibiyim
sıktımmı kendimi iki yanımdan
savururum sularımı çevreme
mısralar biter değdikleri yerde
çektimmi baskıyı üstümden
değil meyve içi dolu et yığınıyım
izlemek gibisi varmıdır acaba
seni bembeyaz örtüler arasında
yokken böyle bir zevk bende
yerini almış şiirlerimle uzanır
senin dedikodunu fısıldaşırdık
var olmaya başladığındaysa
şiir yazmak için bekliyorum
bedenime kısa bir yataktayım
gözlerimi kapatmış dinliyorum
korna sesleri zorluyor camımı
beni canlı tutmaya ısrarcılar
üst kattan müzik sesi geliyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!