Bu sabah martıları dinledim, ismini sayıkladılar
İçime bir an için garip bir korku düştü
Tepkisizdim, yoksa dedim kendi kendime…
Anlatılamaz bir acı hissettim o an içimde
Ne oluyordu? Acaba sensiz bir sabaha mı uyanmıştım
Dün gece öyle kutsal bir geceydi ki
Dünyada yollarımızı ayıran kadere inat
Ruhlarımızın kavuşup dans ettiği
Yıllardır özlemini duyduğumuz bir geceydi
Dün gece bedenimize vurulan pırangalar
Zaman neden bu kadar çabuk geçiyor ki
Ben daha sevgine, aşkına doyamadım hiç
Sen yazı görmeyen adamın sonbaharıydın
Senden sonrası çok soğuk bir kış mevsimi
Bu kadar çabuk mu olmalıydı vedalaşman
FIRTINA
Bu sabah kalktığında semaya baktın mı hiç
Tüm semayı sanki garip bir sis yığını kaplamış
Ne yapmak istiyor şu kahrolası sis yığını
Acaba bana semayı göstermek istemiyor mu
Dur demek ne kadar da zormuş meğer
Hele ki gözlerinin içinde kaybolmuşken
Kırmak istiyorum artık ayağımdaki zinciri
Gücümün yetmeyeceğini bile bile
Kader seni benim ellerimden alacak
Koca şehirde kalabalığın içinde yalnız bıraktın beni
Kör bir kuyuda, karanlığın kalbinde açtım gözlerimi
Birazdan belki güneş doğacak, sabah olacak belki
Ama sensiz doğacak bu güneşte karanlıktayım ben.
Anladım ki benim güneşim senin gülen gözlerinmiş
Her aldığım nefes artık daha zor
Her soluk alışımda içimdesin
Seni solumak ne kadar güzel
Adeta nefesim oldun meleğim
Gerçek aşkı sende buldum
SEMADAKİ MARTI
Sessiz gecenin, zifiri karanlığında aniden irkilip uyandığında
Elinde meşale, gizemli karanlığın içinde aydınlığı aradığında
Masum ve üşümüş benliğinde garip bir sıcaklık duyduğunda
Aniden tüm benliğinle uzak diyarlara doğru yelken açtığında
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!