- 
 
14.02.2007 
- 
 
01.12.2006 
- 
 
14.01.2007 
- 
 
08.11.2009 
- 
 
31.05.2008 
- 
 
04.03.2008 
- 
 
10.01.2007 
- 
 
05.08.2010 
- 
 
26.01.2007 
- 
 
17.10.2007 
- 
 
22.01.2007 
- 
 
07.01.2007 
- 
 
01.12.2006 
- 
 
02.01.2007 
- 
 
26.12.2006 
- 
 
17.02.2008 
- 
 
10.01.2007 
- 
 
14.01.2007 
- 
 
20.03.2007 
- 
 
29.01.2007 
- 
 
30.12.2006 
- 
 
12.02.2007 
- 
 
25.02.2008 
- 
 
18.07.2007 
- 
 
30.01.2007 
- 
 
23.01.2007 
- 
 
08.08.2007 
- 
 
27.01.2007 
- 
 
07.01.2007 
- 
 
25.11.2006 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir  ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...  
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
Devamını Oku
Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ortasında.
Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... Newyork'ta, bir sokakta, o kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...
Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...
Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun aşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...
Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...
KİTAP TEMİN ADRESİ: LİMAN YAYINEVİ _ ANKARA M.Şerikan KARA - 0 536 275 90 15
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 1 SEMİRAY
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 2 DEFİNE
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 3 SEVDA
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 4 AYNA
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 5 OYUN
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 6 ÖDÜL
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 7 TIRNAK
1001 GECE ÖYKÜLERİ - 8 GÖKKUŞAĞI
Birkaç dörtlüğümle ben, Onur Bilge:
İktisatçı, ressam, editör... 
Kimim? 
BEN 
Antalyalı, yanık tenli kı ... 



