1980 İstanbul doğumluyum, bir çok şirkette İdari İşler alanında yönetici olarak çalıştım, hala çalışıyorum Derin Umut isminde oğlum var, pozitif hayat felsefesi benimsiyorum.
Aslında çok aykırıyız, ama arada ruhumuza dinletebiliyoruz düşlerimizi. Beynimizi buna kapamışız yoksunlukla .Yoksa yazardım: “Akıl penceresinden sıkılmış ruhların çaresizliğiyle övünen bedenimize, ay ışığı vurana kadar ‘Aşığım!’ diye korkusuzca nida atan o şarapçının, göz bebeklerini hapsederdim.” Biz, susmanın bile yankılandığı bir geceye şarkı söyleyenleriz. Aklı susturup ruhu konuşturanlardanız ve belki bu yüzden, en kırık suskunluğumuzdan doğan sessizliği bile alkış sayarız
Karanlığın ardı gerek bazen, serpilmiş kuru otlarla birlikte yeşeren çimlerin üzerine koyuvermeli batan güneşi. Hani boğazın düğüm düğüm olur ya, hain hain bakar gözlerin geçmişine, işte orada , tam orada, insanlığından çıkmışlığın aklına gelir, düzeltemezsin. Gururun, kibirin, art niyetin nasıl da tebessüm ediyor sana.. Karanlığın ardı gerek bazen, eğer yüreğin varsa, tüm yaşanmışlığa ve ömrüne adadıklarına elveda sözleri ile bak..Bak ki yeşersin içinde ki batan güneşin ışığında serpilmiş kuru çimler. Kendini hatırla.
Geçmişten kalma ruhumuza,
kalemi kırık bir bulut konuyor ,
deniz kokulu gece genzime yapışıyor mısraların kıvrımıyla.
bir kadının gülüşüyle şiire çıkıyor o masum berraklık. Hazırsan vakti geldi.
Haykıralım, kuralım artık kalbimizde ki satırlar dolusu en karanlık tebessümleri…
Gecenin paslı sayfaları kurumuş, ateşini öğütüyor toprağın ıssız kalmış kalbine, satırlar dolusu gözyaşı ıslaklığı birikiyor, suskunluğun saklı kalmış düşlerine…Boş defterlerin yazdığı, kurmaca dudak büken hayallerin ihanetiyiz biz. Mavi bir sığınağın huzurunda büyülenmiş, tüm gerçekliğini gri tonuna adamış ,boşlukla doluluk arasında kalmışlığın sustuğu yerdeyiz….
Bir aşk uğruna ruhuma feda ettiklerim geliyor aklıma, yarım tebessüm dolu hatıralar akıyor bedenimden, geçmişin ağlayan dudak uçları hala saklı kalmış dualarımda. Vazgeçmek değil aslında. ”Uğruna seviyorum” derken, senden kalma yoksunluğumu kabulleniyorum ve kaybetme günü gelmiş artık zamana…
Bir umudun, deniz kokusundan kalma serinliğinde, alev koru tazeliğindeki düşüncelerimin içinden besleniyor yüreğim ve titreyen ellerimle, kaybedilen aşka dair her şeyi kabulleniyorum artık. Mağlubum… Affedin.
Ve artık tarifsiz ruhlar çağırıyor var olan bedenlerimizi. Yorgun ateşlerin bedenleriyiz biz artık. Aşılması güç hatıralar, boynu bükük bir yüreğe tutunuyor sessizce. Ey aşk! Kol kola yürüyelim mi, geçmişin bıraktığı izlere inat? Yoğuralım kendimizi yeniden, bir tebessüm gibi…Masumca.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!