Elinde bir telefon
Yol boyunca salınır
Twitter, facebook, snapchat
İnstagrama takılır
Odasından hiç çıkmaz
bende karlar altındaydım bir zaman
güneş doğdu göğe baktım bir zaman
eridi rüyam çözülmeden buzu
yüceden engine aktım bir zaman
Bir akşam
Ceketini alıp eline
Eşikte bekledi
Sırtı eve
Yüzü dışarı dönük
Güneş henüz batmıştı
selası eksik olmayan dünyayım
deşiyor bağrımı et yığınları
sorgu üstüne sorgu var gölgemde
dağıtamıyorum karanlıkları
ruhumu bir ummanda boğuyor düş
Altlarına toprak olduğum ayaklar
Hoyratça çiğnediler beni
Oysa
Onlar benim gökyüzümdüler
Güneş taşırlardı gözlerinde
...
Pervasızca yanan bir pervaneyim
Kafa tasımda öz suyum
Kafesinde yüreğim
Hangi güle baksam
Benim değil
Bir fitilsiz muma aldanırım
kapatın kapılarını dünyanın
ne içeri giren
ne dışarı çıkan olsun
geri alın saatleri bir ömür
bir ömürlük hicranım
son bulsun
Güneş bugün batmayacak
Ama
Ben bir saat sonra
Karanlıklara gömüleceğim
Ve
Sura üfleyene kadar İsrafil
Yıllar var türküler sana yakılır,
Hasretinle, sevdanla inler teller.
Bülbül derdini kendinden sakınır,
Böğrüne el vurur da dinler teller.
Açılınca semanın kapıları,
uçurtmaları olmayan gökyüzünden
kapkara yeryüzüne
bombalar yağıyor her gece
taş yığınlarının altından
uçmağa varıyor çocuklar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!