Yine bengü taşa dayadım sırtı
Onbin yıllık asam döndürdü beni
Gökçek ormanlarda, bir çocuk gibi
Tanrı'nın muştusu, kandırdı beni
Saçımda uçuşan kurtun nefesi
Mor dağın, dizini vuran efesi
Bilemem,belki de,göğüs kafesi
Kapısını açıp,kondurdu beni
Uzun bir yolculuk gecesindeyken
Asya bozkırları hecesindeyken
Türk dağlarının en yücesindeyken
Bir gök yaylasına gönderdi beni
Beyaz kar ,yeşil çam ,mis kokuyordu
Türk'ün mekânından su akıyordu
Dağdan pınarı, yer yer döküyordu
Ötüken yurduna bandırdı beni
Bu cennet atları n'ola ,dedirtti
Aşkın Tuna hâli tecelli etti
Tâ Kayı boyuna uçup da gitti
Söğüt ovasına indirdi beni
Oğuz Han yasası çıktı karşıma
Bir de nefes kattı Turan marşıma
Gökler ötesi, söz olup arş'ıma
Turna katarına bindirdi beni
Perem perem kelâm yaşattı bana
Yörük çadırından taş attı bana
Boş bulunup,bir de döş attı bana
Evlâdı Fatihân sandırdı beni
Türk soyu tuğrası mührü vururken
Hân mı Hakan mı, ya Kağan mı derken
Boy beğ,Uluğ beğ'le, törehan varken
Aşk kurultayına kondurdu beni
"Güneş bayrağımız, gök çadırımız !"
Fetihin ruhuyla,içtikçe kımız
Yüreğimi yakıp ,-Bak ! Otağımız-
Deyip de üfledi,söndürdü beni
Ey yâr !.."-Senin semtin bambaşka diyâr
-Kızılelma yok mu? Şüphesiz ki var"
* * * * * *
"Kızılelma yok mu? Şüphesiz vardır;
Fakat onun semti başka diyardır…
Zemini mefkure, seması hayâl…
Bir gün gerçek, fakat şimdilik masal…" Ziyâ Gökalp.
Kayıt Tarihi : 25.9.2018 16:12:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!