o çaresiz va fazla büyük değil
hırslı dayanıklı bir kız
bazen çok şaşırıyorum acaba ben dayanabilirmiyin
onun yerinde olmaya acaba dayanabilirmiyim annemi kaybetmeye evet annesini bir trafik kazasında kaybetti o da o arabanı içindeydi annesi gözlerinin önünde can verdi ama o yaşıyor zannediyordu o zamanlar 10 yaşındaydı şimdi ise 15 o hastanede yattı tanınmayacak haldeydi onu ablaları bile tanıyamadı amcası onu görünce şaşırdı o eve geldi kimse ona annesinin öldüğünü söylemedi 1 kaç hafta sonra okula gitti sınıfta bir kız vardı ağzında bakla ıslanmayan bir kız ona başın sağolsun dedi o anlamadım dedi annen ölmüşya dedi o kız o ağlamaya başladı sınıfı terketti bu anlatılan herşey gerçek ben onun dostu o benim kardeşim
aradan 3 sene geçti benim bir ayağım ordaydı sonra öğrendimki babası evlenecekmiş o yine sessizdi yine herşeyi içine gömüyordu
söylediği tekşey babam mutlu olsun o bana yeter kelimesiydi 6 kardeşler idi sadece buna karşı gelen en büyük abileri idi
haliyle onun psikolojisi darmadağındı ben üvey annesini sevmiştim ama o ve kardeşleri... birde ninesi vardı kübranın ben onu çok severdim ama onun üvey annesi hep tartışırdı onun ninesiyle birgün dövmeye bile kalkmıştı o ağlayarak geldi okula üvey annesinden nefret etiğini söylüyordu çok ama daha çok şey yaşadı o ama biz hiç ayrılmıyacağız diye söz verdik birbirimize kaderde yollarımızı ayırmazsa birlikte büyümeğe devam ediceğiz onunla peki o kızın ad ne? o kızın ad KÜBRA
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta