Nereye gidiyordu kadın?
Yüreğindeki ağır yarayla ve
Sırtındaki yüklü veballe
Attığı adımları görmüyor muydu?
Altında ezilen umutları, ufukları, bakışları
Kaskatı kesilmiş gölgeleri…
Biliyordum!
Sevinmiştim oysaki altında yürüdükçe adımlarının
Sevinmiştim sağanak yağmur heyecanıyla
Sevincim mahrem bir telakinin serin öpüşlerinde düğümlendi
Sarı bir vitrin camının önünde…
Senden düşmüş bir eşyaydım dönüp alınmayı bekleyen
Bir tokaydım, bir kalem ya da bir eşarp iğnesi…
Adımlarının altında eziliyordum sen yürüdükçe
Kurumuştu dilimin ıslak cümleleri
Hızla savrulan bir yaprak gibi düşmüştüm dalımdan
Ellerimde bir suçun sanık titrekliği
Göğsümde bir kafes! .. gökyüzüne kapalı.
Titrek çırpınışların soğuk uyanışları içimdeki canlının
Tarihi bir geçişin en canlı tanığı gözlerim
Karanlık sokak lambalarının altında
Dipdiri bir endam…
Susuyordum ardın sıra
Bir adım bekliyordum beni sana götürecek
Ama sen gidiyordun
Etrafında kalın duvarlar, çelik teller, avurt tepeleri…
Baktıkça gözlerine
Ürpertiyle uyanılmış bir kâbus görüyordum.
Kurak yağmurları gibi karboran gibi yağıyordun gövdeme.
Yağdıkça eriyordum
Eridikçe mumun yanağından süzülen
Pervanenin aşkına dönüyordum.
Kayıt Tarihi : 4.3.2009 09:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!