Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını,
Hasret saatlerini saydı saçımda aklar.
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını
Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar!
Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi,
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi...
fezayı bağlayarak yorgun kanatlarına
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Devamını Oku
bir güvercin uçurup kıtalar arasından
çağırdın beni
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını
derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına
yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı
Büyük üstattan bir gecenin anatomisi..
Off offf be offf offf...!
'Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını
Hasret saatlerini saydı saçımda aklar
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını
Ne bugün içki verdi ne bu gece dudaklar!
Sorma nasıl yollarda tutunabildiğimi
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi
Görür görmez kapında yere devrildiğimi
Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar
Gece muzlim şeklini bana çizmese perde
Sesin bir sırça gibi kırılmazsa içerde
Beni bugün serilmiş görenler orta yerde
Yarın da bir çukurun içinde bulacaklar'
Çamlıbel'e biraz daha yakından seslenmek lazım. Yankısı olacaktır elbet. Ama daha tanımıyoruz bile kendisini, baksanıza buradan onu tebrik ediyoruz ...
Hasret çelik perde !'
demiş yorumcu.. haklı.. hasret çelik çark; ezer..
Zayıf bir şiir. Üstadın daha güzel şiirleride vardı. Bir ''Han Duvarları'' Şaheser.
Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını,
Hasret saatlerini saydı saçımda aklar.
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını
Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar!
Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi,
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi...
Görür görmez kapında yere devrildiğimi
Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar.
Gece muzlim şeklini bana çizmese perde,
Sesin bir sırça gbii kırılmazsa içerde,
Beni bugün serilmiş görenler orta yerde
Yarın da bir çukurun içinde bulacaklar...
ne denilebir ki,
muhteşem!
muhteşem ötesi...
ruhu şad olsun büyük üstadın!
saygılarımla...
Zaman işte içinde neleri yaşatıpta geçip giden zaman.
Benim derdim başka.
Herkesler iyi taraflarıyla benden,
Herkesler yanlış taraflarıyla karşıdan.
Yanlışa yanlış,
doğruya doğru demek insanlık görevi.
..............
....Zalimsiniz
Zalimler elinden, perişan millet;
Hayâsız baş tacı, tesettür hakir.
Kemikler altıda, onulmaz illet.
Zikir Hakk’a, ya Ebubekir, zikir.
Alınterimizi, taşır kolunda,
Çok mesafe almış, şeytan yolunda,
Allah diyor ama kadeh elinde,
Tükür yüzlerine, ya Ömer, tükür.
İlim kapısını, kapatmış bize;
Sanır ki böylece, geliriz dize.
Mümkünü yok, boyun eğmeyiz size,
Şükür Müslüman’ız, ya Osman, şükür.
Sabırla bekle sen, kızım yarını;
Sen ki Yavuzların, yılmaz torunu.
Çek de gel, ya Haydar, Zülfükarını,
Bitir zalimleri, ya Ali, bitir.
Hüseyin Celep
(2002 – Ankara)
Hürriyetimi istiyorum!
Anlaşılır,ilk bakışta...
Sonra ;eller,hep alkışta...
Okuyan,hayranlık duyar ;
Üstâdlar,böyledir işte...
Şiir, buram buram Faruk Nafiz Çamlıbel kokuyor!
Ve harika ..Tam puan üstadımın..
Onu Bir Gün Görmedim
Yüzüme sert çizgiler çekti senin adını,
Hasret saatlerini saydı saçımda aklar.
Senin ağzından çıkan bir cümlenin tadını
Ne bugün içki verdi,ne bu gece dudaklar!
Sorma,nasıl yollarda tutunabildiğimi,
Nasıl siyah rüzgara yaşımı sildiğimi...
Görür görmez kapında yere devrildiğimi
Ürperdi bir tekinsiz kedi gibi sokaklar.
Gece muzlim şeklini bana çizmese perde,
Sesin bir sırça gbii kırılmazsa içerde,
Beni bugün serilmiş görenler orta yerde
Yarın da bir çukurun içinde bulacaklar...
Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı Bir dakika araba yerinde durakladı. Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar... Gidiyorum, gurbeti gönlümle duya duya, Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya İlk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık, Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı... Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları, Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler, Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler... Ellerim takılırken rüzgarların saçına Asıldı arabamız bir dağın yamacına, Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık, Yalnız arabacının dudağında bir ıslık Bu ıslakla uzayan, dönen kıvrılan yollar. Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu. Gökler bulutlanıyor, rüzgar serinliyordu. Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince, Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine Yol, hep yol, daima yol... bitmiyor düzlük yine. Ne civarda bir koy var, ne bir evin hayali Sonunda ademdir diyor insana yolun hali, Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor, Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor... Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine, Bir sarsıntı... uyandım uzun suren uykudan; Geçiyordu araba yola benzer bir sudan Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu, Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu; Ağır ağır önümden geçti deve kervanı, Bir kenarda göründü beldenin viran hanı. Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya. Bir noktada birleşmis vatanın dört bucağı Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı, Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor, Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor, Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı Heryüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı, Gitgide birer ayet gibi derinleştiler Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler... Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı, Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı; Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler, .......... ..........
Çoban Çeşmesi
Derinden derine ırmaklar ağlar,
Uzaktan uzağa çoban çeşmesi,
Ey suyun sesinden anlıyan bağlar,
Ne söyler su dağa çoban çeşmesi.
'Göynünü Şirin'in aşkı sarınca
Yol almış hayatın ufuklarınca,
O hızla dagları Ferhat yarınca
Başlamış akmağa çoban çeşmesi...'
O zaman başından aşkındı derdi,
..........
..........
Faruk Nafiz Çamlıbel
Faruk Nafiz Çamlıbel Ne yazsam azdır.Böyle üstadın ellerinden öpülür. Ellerine sağlık üstad.Mekanın cennet olsun. Dr. İbrahim Necati Günay.
Bu şiir ile ilgili 15 tane yorum bulunmakta