1973-....rivayete göre yaşamaktadır hala...
' gün ışığında,
ateşli bir sabırla silahlanmış olarak
en güzel kentlere gireceğiz.'
a.rimbaud
Yıkılmak,ezilmek her gün biraz daha
Dostlar değişiyor aldanmalar değil,
Aksimizden eser yok şimdi o sularda
Çirkin olan biziz aynalar değil...
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları
Devamını Oku
Dostlar değişiyor aldanmalar değil,
Aksimizden eser yok şimdi o sularda
Çirkin olan biziz aynalar değil...
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları
Sevgili Temel, bu şiirin müziğini dinleyememiş olmak itiraf edeyim bilgisayarımın mikrofon sorununu bir an önce çözmemin sebebi oldu.
:)
Ve iyi ki olmuş. Öylesine etkilendim ki müziğin şiire verdiği destekten. Hiç bahsetmiş miydim bilmem ama müzik ve şiir ikilisi sahneye birlikte çıkacaklarsa çok dikkatli olunmalıdır diye düşünürüm hep.. Şiirin dediğine müziğin söylediği eşlik edebilmelidir neredeyse dize ölçüsünde.
Bu müzik ve bu şiir ikilisinin özeline gelince şunları söyleyebilirim: Girişi ile hafiften hazırlıyor zaten insanı şiire. Ve o sürerken okumaya giriyor okuyucu ağırdan. Ne kadar ağırdan... Bu hızı müzik belirliyor zaten .İyi bir yönerge bulmuşsun bu anlamda.
Öyle ki, şiir 'eylem kırmızısı günler' derken müzik de yükseliyor o noktada. Sivriliyor adeta.Götürüp götürüp yükseklerde uçururken ,
'Turnalar gibi ' bölümüne varıyoruz. ve o noktada yumuşuyor, dalgalanmaya başlıyor bir ara safhada durur gibi. İçimiz durur mu, o da eşlik ediyor ona, dizelerinle birlikte.
Ve şiir bitiyor, müzik hala sürüyor. Şimdi onun içinde durma vakti diyoruz. o her ne ise:)
Gözümüzde şiir kulağımızda ezgi./ bir müddet...
Şöyle bir yeniden geziyoruz içinde bu fırsatta. ve final../ müzikte
İşte o bölümde şiirin iç sesinin söylediği her şeyin altını çiziyor biri aklımızda.
Çok başarılı buldum bu sunumunu.
Not: Fonda çalınan eserin de isimini şiir altında yazarsan sevinirim.
Sevgimle
Aynur Özbek Uluç
Güzel bir sunum, ve bir şiir, bir şiirsel şeklinde giden bir ürün. Çok hoşlanırım bu biçemden; güzel yapılabilmişse.
Keyifle okudum.
'Renklerin raks ettiği yerde
mehtapta sevişen
kavgada en önde dövüşen
Tanrı kadar cesur
Tanrı kadar korkaktılar... '
Şimdi bir alıntı da benden:
Delf Mabedi'ndeki bir yazıt şöyle der: 'Kendini bil, böylelikle evreni ve tanrıları da bileceksin.' Tevekkeli değil, gelmiş geçmiş tüm büyük üstatlar hep aynı fikri tekrarladılar: 'Tanrıyı tanımak istiyorsan içine dön ve kim olduğunu keşfet.'
Bu keşfe gönüllü çıkanlar, bir gün muhakkak onunla tanışıp el sıkışmak zorunda kalacaklar. Kiminle mi? Benliğe tahakküm eden o müstebit güçle, yani gölgeyle...
Carl Jung'un 'gölge' adını verdiği; istisnasız hepimizde var olan bu karanlık kişilik, kendimizle bütünleşebilmenin, aydınlığı yakalayabilmenin anahtarıdır. Tanrının aslında karanlık bir yanı olduğu bilgisine arkasını dönenler, 'O sadece Işıktır,' diye iddia edenler, içlerindeki karanlığı da kabullenemezler. Ne acıdır ki, suçluyu hep dışarıda arayan; karşılaştıkları her nahoş olayda daima kaderi ya da başkalarını sorumlu tutan kişiler, bütünlüğün simyasındaki bu unsurun bahşettiği gücü kullanmak yerine ona yenik düşerler. Jung'un, 'Eğer kendi gölgenizle yüzleşmezseniz, yüzleşmediğiniz gölge kaderiniz olarak karşınıza çıkacaktır,' demesindeki nedenlerden biri budur.
Işık Menderes / Radikal Gazetesi -Cumartesi Eki
08 04 2006
Şiire dönecek olursak güzel bir anlatım dili var. Temel Kurt dilinin özelliklerini taşıyan bir sonuç çıkmış ortaya .
Eşlik eden müziği dinleyemedim, kendi öznel koşullarım nedeniyle şimdilik, O konuda bir düşüncem yok bu nedenle.
Sevgimle, sevgili Temel
Aynur Özbek Uluç
Paylaştığınız için teşekür ederim.
Selam ve saygıyla...
.......sevgili Temel,
güzel yüreğine ,usta kalemine bin selam...
Rüzgara bırakılan sevinçleri ,karşılar mutlaka birileri...
Sevgilerimle kutlarım.
Bu şiir ile ilgili 14 tane yorum bulunmakta