Bugün içimden hiçbir şey yazmak gelmiyor.
Kalemi alıp elimde tutmak bile istemiyorum.
Üzgünüm.
Hem de çok üzgünüm.
Bu sabah, her gün ona yemek verdiğim yavru kedi, maalesef bahçenin bir köşesinde sessiz sedasız can vermiş.
Sessiz sedasız bu dünyaya veda etmiş.
Sessiz ve sedasız…
Çünkü dili yoktu ‘hastayım’ demeye.
Çünkü dili yoktu ‘şuram acıyor beni doktora götürün’ demeye.
Çünkü dili yoktu bize derdini anlatmaya.
Sessiz ve sedasız öylece yatıyordu bahçenin bir köşesinde.
Öylece can vermiş.
Ve hiç kimse bilmiyor…
Ve hiç kimse görmüyor…
Ve hiç kimse aldırış bile etmiyor…
Oysa…
Oysa Rabbimiz ‘’hayvanlar benim sessiz kullarımdır.’’ Diyor..
Onlar konuşmazlar.
Konuşamazlar…
Susarlar hep…
Günlerce sokaklarda aç kalırlar, susarlar…
‘Ne olur bir lokma yemek verin’ der gibi gözlerinizin içine içine bakarlar, ama hiç kimse bunu anlamaz, anlayamaz ve insanlar yanından geçerek çekip giderler. Sanki yolda bir taş, bir kaya parçası varmış gibi görmezden gelirler onları.
Susarlar…
Aç kalır susarlar…
Susuz kalır susarlar…
Boyun büker susarlar…
Bu da yetmezmiş gibi, bazen vurulurlar, tekmelenirler, acımasızca işkencelere maruz kalırlar ama yine de susarlar…
Kuytu bir köşeye çekilip acı içinde susarlar…
Damla damla kanları akar, susarlar.
Damla damla gözyaşları akar, susarlar.
Ama kimse bilmez,
Ama kimse duymaz,
Ama kimse görmez.
İşte bu yavru kedi de bahçenin bir köşesinde sessizce, kimsesizce can vermiş.
Kimse aldırış etmiyor, kimse ilgilenmiyor…
Sadece biri vardı yanında.
Sadece biri.
Yanı başına çökmüş, boynunu bükmüş, gözyaşları içinde ona bakan biri vardı yanında.
Annesi.
Cansız bir şekilde yerde uzanmış olan o yavru kedinin annesi.
O da sessizdi.
Sessizce çığlıklar atıyordu belki, bizim duyamayacağımız.
Sessizce ağıtlar yakıyordu belki, bizim anlayamayacağımız.
Sessizce ağlıyordu.
Sessizce…
Yazık! Bizlere yazık!
Biz insanlara yazık!
Oysa Rabbimiz: ‘bunlar benim sessiz kullarımdır.’diyor biz insanlara.
Ama maalesef biz bu zavallı, bu masum hayvanlara bir kap yemek veremeyecek kadar gafil, bir tas su veremeyecek kadar gaddar, yaralı ve muhtaç olduklarını göremeyecek kadar zalimiz.
Yazık!
Oysa Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadisi şerifinde ne güzel buyurmuş:
“Kim bir canlıyı/hayvanı, bir kuşu haksiz yere öldürürse, kıyamet günü ondan şikâyetçi olacaktır."
Allah’ım sen bizi affet!
Ne olur bizi affet!
Abdurrahman Tümer
Kayıt Tarihi : 9.9.2017 01:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!