Şimdi o günlere, dönüp bakınca
Kara bir günümüz oniki eylül
Cumhuriyet meşalesi yakınca
Karanlık dünümüz oniki eylül
Nice suçsuz insan haksız suçlandı
Doğru yanlış oldu yanlış güçlendi
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
O günlerde Amerikan kamuflajlı, yerli malı paletleri ile 'onların çocukları' dağda, kırda, bayırda ne kadar kır çiçeği ve ne kadar taze fidan varsa hepsini ezip, üstünden geçiyor, 'bizim çocuklar' için bir sürek avı yürütüyor ve içi kof kart çınarlar, işkencehane avlularında darağaçları oluyordu.
Ve ülkenin nesiller boyu sürecek çoraklığa mahkûm edilişinin hükmü infaz ediliyordu..
...
O, inançlı adımlarla girdi sokağa, elinde kova, içinde kırmızı boya
Ve koca yürekli harflerle yazmaya başladı duvara, boydan boya
“TEK YOL ……,
İşte tam bu esnada,
Ölüm kusmaya başladı, karanlığın gözünden fışkıran namlular
Ve sözde otopsi raporları, sırtından tam on iki kurşun çıkardılar.
Oysa bıraksalar,
Sevgilisinin adını yazacaktı, duvarda yarım kalan yazının devamında…
……..,SEVGİ”
...
Yıllar sonra bugün “SEVGİ”, (henüz doğmamış) Barış-Özgürlük ve Demokrasi adındaki çocuklarını da yanına alarak “Tarih Mezarlığının” arka kapısından içeri girdi. Önce yolunun üstündeki “12 Mart 71” mezarına uğradı, sonra da dokuz adım ötedeki “12 Eylül 80” mezarına.
Her iki mezarın üstü de susuzluktan çatlamış toprağında biten yaban otları, dikenler ve hiçbir ressamın güzelleştiremeyeceği çirkinliklerle kaplıydı.
“SEVGİ” gözündeki yaşları içine akıtırken dudakları kıpırdadı. Belli ki bildiği bütün lanet sözcüklerini tek-tek içinden geçirmeye başlamıştı.
Sonra başını kaldırdı... Mavi gökyüzü hala o günlerden kalmış gibi duran şekilsiz kara bulutlarla kaplıydı. Hiç rüzgar esmiyordu ki...
-----
Yüreğine, kalemine sağlık sevgili kardeşim Mehmet Kındap...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta