Bindiler traktöre
kiminin sırtında bebesi
kiminin karnında
çocuklar ise arka tafta
işçi cocuklar! ! ! yaşları, dokuz, on, on üç
büyürler domates tarlasında
Dinleniyor İstanbul...
Akreple yelkovan şafak yarışında.
Düşlerimi fareler kemiriyor anne,
Yüreğim üşüyor.
Hep aynı yaştayım,
Zaman……
Sen çağır yeter;
Kar boran
Kış kıyamet
Çığ düşse
Dağlara
Kapatsa yolları
Sessiz eser rüzgar
Kar gönül dağına iner Ankara’nın
Titretir her bir yanını
Diken-diken Pul-pul
Ardından zemheri olur
Yüreğim
Merhaba İstanbul yine ben geldim
Kan kırmızı…
Can…
Uslu geçmiş…
Bir çift eldi uzanan gözlerime
Bir hoş seda idi
Yorgun, sırtında boya sandığı
Elleri şimdiden nasiri tutmuş
Simsiyah boyamış sanki dünyayı
Yükü ağır yolu uzun
Delik papuç yırtık kazak
Üşürsün çocuk...
Esen rüzgara kafa tutan, çamların kokusunu
Dağlara
Yağmur yağdığında toprağın kokusunu
Güllere
Hapsederdim…
Öyle sarışın ve yosun göz takıntılarımda yoktu
Yüreğini bozmadan gel
Öyle çocuk, saf ve temiz
Şu kirlenmiş dünya için de
Sen ben ve düşlerimiz
Büyüsün…
O an gözlerinde kendimi gördüm
Simsiyah bir adam belli belirsiz
Gülerken takıldım gamzelerine
O günden bu güne yürek tarifsiz
Nasıl küs tutsa kalbim kendine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!