bir anadolu öyküsüdür bu
bir sabah esintisiyle düşüp ana rahminden
yoksulluk kokan sokaklara bırakıldı yeşermesi için.
bir anadolu öyküsü bu
hiçliğe giden yolun ortasında yarı çıplak ayakların
yamalı mintanın, özlemin ve emeğin öyküsü.
ben şiir yazmazdım eskiden
bilmem de şiir yazmasını,
ben yanlızca seni söyler seni yaşar seni yazarım
adına şiiir diyorlar.
halbuki ben şiir yazmıyorum
ben sevdamı kalem ile bölüşüyor
Kan uykularında kalan bir milletin
en hüzünlü gecelerinin mavi sabahında
gelmişim dünyaya.
Hüzünle merhaba demişim
boğulacağım sandığım yıllarıma.
Gözyaşını bilmeden ağlamaya tutulmuşum.
tek kişilik bir tiyatro oyununda gibiyim
ve bir tane izleyicim var
oda sensin kendim yazıyor kendim oynuyorum bu oyunu sen izliyorsun arada bir sanada rol veriyorum oynuyor tekrar geçiyorsun izlemeye. Doğaçlama yapıyorum ne gelirse aklıma anında onu veriyorum sahneye. sen izliyorsun ben seni görmeden oynuyorum oyuncu heycanlanmasın diye sahne dışında heryer karartılır ya öle bi durumdayım. Bir sevdayı oynuyorum yıllanmış bir yürekde yeşermiş taze bir sevdayı.
acemiyim oysa ben bilmem tiyatro yapmasını o yüzde bocalıyorum sığmıyorum sahneye genişletmek istiyorum olmuyor. aynı kelimeler sürekli boğazımda tekrarlanıyor acemilik ya senaryoda eksiklik oluyor işde. ve donup karanlıktaki görmediğim sana dalıyorum aynı nakaratı tekrarlıyorum
SENİ SEVİYORUM
SENİ SEVİYORUM
Kim demiş
En mayhoş acılar, en derin hasretler
En hüzünlü geceler ayrılıklarda yaşanır diye...
Bir çift göze bakarken
İsyan edersin akan saatlere,
Sensizim sevgili…
Sensizim
Ölüm sessizliğine büründü bedenim,
Ve o denli soğuk tenim artık.
Bu ölü bedene, ne can verecek nefesim var
Nede benim canlanmaya niyetim.
Hayat dediğin...
küçük bir çocuğun kuru ekmeğe olan arzusudur.
ellerinden kayıp giden güneşe dur diyememektir
mahkum olmaktır tüm yokluklar içinde bir geceye
şose kenarlarında Nazımı hatırlayıp ve gülerek
sevdiğini şaraba karıştırmaktır.
benim topraklarımda öyle sevdalar yaşanırki
kayıp bir dilin kayıp sevdaları
topraktan almış rengini tenlerin güneş yanığı tadında sevdalar
küçük kızın çamurdan bebeği gibidir öyküleri
Şiirim terketme beni,
Ben ki dizelerinde yaşayan bir mahbubunum
Her hecende gönül pencerene mihmanım.
Kimi zaman Mem oldum Zine verdim genç mehlimi,
Kimi zaman Şah’a kul eyledim şeb ile ruzu.
Şiirim terketme beni...
Hissediyorum…
Yine sen çalıyorsun akıl penceremi.
Yine lanetler dolanıyor dilime
Yine sıtmalar sarıyor bedenimi.
İstemiyorum…
Yok yok açmam artık o pencereyi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!