Önden gidenler gitti, yolları açık olsun,
İşimiz çok zorlaştı, Mevla bizi korusun.
Dün yok idi, ne malın ne makamın kavgası.
Ne cambazlar doğurdu, yalan dünya sevdası.
İnsan imtihandadır, dünle bugün bir değil.
Bu günün hadimleri, aynı kıvamda değil.
Yaşıyorsan dünyada, nefs şeytan seni kollar,
Sakın gaflete dalma, çok riskli bu gün yollar.
Cife dünya sırıtır, maske takmış yüzüne,
Menfaatler putlaşmış, güven yok dost sözüne.
Önden giden atlılar, müjdeler olsun size,
Bugün işler çok çetin, Mevladan medet bize.
Saffı evvel civanmert, önden giden atlılar,
Dünyaya meyletmedi, O nurdan kanatlılar.
Cife: Hadiste Efendimizin dünyayı benzettiği Leş.
Necdet EremKayıt Tarihi : 6.1.2014 15:52:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Necdet Erem](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/01/06/onden-giden-atlilar.jpg)
Zaman, hasların ve hamların ayrıştığı, günah ile sevapların aynı bünyede fazla barınamayacağı saffet atmosferine doğru zamanın hızla aktığının dair işaretlerin görüldüğü, önden giden atlıların izlerinin dahada belirginleştiği bir arifede onları hatırlamak güzeldi. En kalbi tebriklerimle.
Dünyaya meyletmedi, O nurdan kanatlılar.
evet haklısınız dünya nedir ki eğreti bir yapı can-ı gönülden gönül dolusu selam ile kutlarım saygılarımla tam puan
buda acizane
Sizin Olsun
Gidem gardaş, gardaş gidem,
Sizin olsun sizin olsun,
Ben dünyayı nidem nidem,
Sizin olsun sizin olsun
Sevgi saygı hoş görü yok,
Zenginler aç fukara tok,
Yarınlara öngörü yok,
Sizin olsun sizin olsun
Herkes beydir, beylik bitti,
Arkadaşlık bağlık bitti,
Baki olan dostluk bitti,
Sizin olsun sizin olsun.
Mal-ı fani altın akçe,
Gül bezeli sırma bohça,
Engin ova, bağlık bahçe,
Sizin olsun sizin olsun.
Ne havası, nede suyu,
Gölge serin, gece koyu,
Düğün-dernek, şölen -toyu,
Sizin olsun sizin olsun.
Şu dünyanın akarları,
Mevki makam çıkarları,
Altın, gümüş, bakırları,
Sizin olsun sizin olsun.
Deniz- derya, ırmak -nehir,
Hepsi toprak hepsi çamur,
Eğretidir sanma mamur,
Sizin olsun sizin olsun.
Oğul evlat, kızı kızan,
Mevsim kıştır derki hazan
Bozuk devran, bozuk düzen
Sizin olsun sizin olsun.
Can Öz Can’ım yaşar güya,
Sanal âlem sanal rüya,
Boşalıp da dolan dünya,
Sizin olsun sizin olsun.
Bilal ÖZCAN
Şimdi, dünyayı tahkir edenler dört sınıftır.
Birincisi, ehl-i mârifettir ki, Cenâb-ı Hakkın mârifetine ve muhabbet ve ibâdetine sed çektiği için tahkir eder.
kincisi, ehl-i âhirettir ki; ya dünyanın zarûrî işleri onları amel-i uhrevîden men ettiği için, veyahut şuhud derecesinde imân ile Cennetin kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâma güzel bir adam nispet edilse, yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymettar mehâsini varsa, Cennetin mehâsinine nispet edilse, hiç hükmündedir.
Üçüncüsü, dünyayı tahkir eder; çünkü, eline geçmez. Şu tahkir, dünyanın nefretinden gelmiyor, muhabbetinden ileri geliyor.
Dördüncüsü, dünyayı tahkir eder; zîrâ, dünya eline geçiyor, fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Teselli bulmak için tahkir eder, 'Pistir' der. Şu tahkir ise, o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Hal bu ki, makbul tahkir odur ki, hubb-u âhiretten ve Mârifetullâhın muhabbetinden ileri gelir.
Demek, makbul tahkir, evvelki iki kısımdır. Cenâb-ı Hak, bizi onlardan yapsın.
DENİLMİŞTİR.
Muhabbetle selamlarım
TÜM YORUMLAR (6)