Soğuk bir kış gecesi sırılsıklam üşüyorum
Şehrin tenha sokaklarında ellerimi hohlayarak
Üşüyorum ve bütün şehir üşüyor;
Sarı ışıklarıyla arabalar,saçak altlarına sığınan ürkek serçeler üşüyor.
Uzaklarda çığlık çığlığa köpekler ve evlerin lambaları üşüyor titreyerek.
Yüreğimin sıcaklığını arıyorum ısınmak için
Ve anlıyorum ki en çok yüreğim üşüyor.
En çok ordan sızıyor zemheri,en çok ordan donuyorum
Kapısı açık kaldığı günden beri bir türlü ısınamıyorum.
Üşüyor ve yürüyorum şehrin sokaklarında
Reklam panolarında yazılar ve resimler üşüyor,
Sonra ağaçlar evler üşüyor benimle
Apartman bacalarından çıkan dumanlar üşüyor
Gecekondularda üşüyor yavrusuna eğilen anne,
Üşüyor yarı uykulu gözlerle maziye dalan nine,
Dul kadınlar,hülyalı genç kızlar üşüyor
Evine elleri boş dönen babalar üşüyor.
Yürüyorum şehrin sokaklarını üşüyerek
Mahzun bir türkü mırıldanayım diyorum
Sesim üşüyor,türkü üşüyor,üşüyor içimin telleri.
Yanımdan insanlar geçiyor tek tük,
Adımları hızlı; belli ki onlar da çok üşüyor.
Şehrin sokaklarını üşüyerek yürüyorum
Kafamda bin bir gece istifhamları
Ve Şehrazad düşler kuruyorum üşüyerek
Sonra Şehrazad üşüyor ben düşüyorum.
Bilmiyorum nasıl düştüğümü,
Kimse de görmüyor, kimse de bilmiyor
Ve acımıyor hiçbir yerim çünkü ilk kez düşmüyorum
Ellerim ceplerimde, bari onlar üşümesin diyorum
Dirseklerimin üzerine basarak kalkıyorum
Kaldırımlar ve yollar da çok üşüyor
Gizleseler de görüyorum.
Yürüyerek üşüyorum şehrin sokaklarında
Kapıları açık bırakılan bahçeler ve ağaçların yere eğilen dalları üşüyor
Her şey üşüyor: gece, korku,sessizlik…
Ölgün ışıklar görüyorum yolun sonunda
Hercai parıltılar, titrek alevler,yanık kokuları.
Yürüyorum adımlarımı hızlandırarak
Yürüyorum geceden bir şeyler umarak.
Bir tandır bu, şehrin kenar mahallesinde
Tenekeden bir hayalet gibi.
Dışı üşüyor lakin içini görmeli.
Yavaşça yaklaşıyorum üşüyen adımlarımla
Biraz ürkek biraz çekingen dokunuyorum
Tenekeyle kaplanmış ahşap kapıya.
Çekip açıyorum kapıyı birden
Ve ürperiyorum tepeden tırnağa,
0nlar da ürperiyor.
Alevlerin kızarttığı yüzlerinde fal taşı gibi açılan gözler
Korku filmi figüranları gibi duruyorlar.
Alınlarında boncuk boncuk ter
Yaşları on beş-yirmi arasında değişen gençler.
Bakışları alev çukuruna rağmen üşüyor
Beni görünce yüzleri düşüyor.
“Korkmayın” diyorum
“Ben de sizinle biraz ısınabilir miyim?”
“Tabi” diyor biri ve hep bir ağızdan
“Buyur abi, üşümüşsün.” diyor diğerleri.
Aralarına alıyorlar davetsiz misafiri.
Daracık tandırda ben, dört genç ve ateş çemberi
Ve memleketim ve kış ve insan halleri.
Sıcak yataklarında anne baba kalabalıkları
Dışarıda, ayazda savrulan hayatlar
Biraz utangaç, biraz kırılgan ve asi
Ve zemheri ve ateş ve çelişki…
Alevlerin ışığında ısınan muhabbet
Yavaş yavaş çözüyor düğümleri.
“Abi,babam…” diyor biri ve üşüyor kelimeleri
Anlıyorum gerisi boşluk, sonrası uçurum.
“Abi,annem…” diyor diğeri
Dalıyor,doluyor gözleri.
Ve tahmin edebiliyorum diğerlerinin içinden geçen azgın nehirleri.
“Yeter” diyorum artık, “Tamam”
“Tamam” diyorum ve susuyorum.
Susuyorum kendi payıma utanarak,
Susuyorum içim yanarak.
En çok benim sesim üşüyor
En çok benim kelimelerim donuyor
Sessizce ayrılıyorum tokalaşarak
Dışarı soğuk, dışarı ayaz,dışarı buz
Köpekler hala üşüyor, pencereler buz tutuyor, saçak altında serçeler titriyor.
Yürüyorum
Arkamda tandır,
Tandırın içinde gençler
Gençlerin içinde boşluk
Boşluğun içinde insanlık
Şehrin sokaklarında şimdi daha çok üşüyorum.
Kayıt Tarihi : 20.12.2017 00:51:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Burhanettin Esinti](https://www.antoloji.com/i/siir/2017/12/20/once-yurekler-usur-2.jpg)
En çok ordan sızıyor zemheri,en çok ordan donuyorum
Kapısı açık kaldığı günden beri bir türlü ısınamıyorum.
Üşüyen yüreğine sağlık ??
TÜM YORUMLAR (3)