önce yıldızlarımızı topladılar
göğümüzden bir bir,
surat astılar hilalimize,
sonra sıvamaya çalıştılar güneşimizi
balçıklarıyla,
kara bir ihanetti arzuları,
sinsi sinsi saklayarak niyetlerini
hınç beslediler filizlerimize…
oysa, ararken yitik sevdamızı
birlikte koşmuştuk ufuklara,
aç, açık oluşumuza aldırmamıştık,
aldırmamıştık kara, yağmura,
gece, gündüz
birlikte düşmüştük yollara,
haram etmiştik
uykuları gözlerimize…
iman ve vatan dı mefkûremiz,
adalet ve huzur du,
özgür olmaktı dileğimiz.
zalimlerden başkasına kini silmiştik lügatimizden,
bir muhabbet ikliminde
ıslanmaktı gayemiz.
sevgiden gayrı
muska takmamıştık yüreğimize…
kadınlarımız,
kızlarımız,
kızanlarımız
ve tüm canlarımız
yolunda olabilmek için yollardaydı
gece, gündüz.
hiç yılgınlık sinmemişti
tahammüle tutkun izlerimize…
onlar maskeleriyle beslendiler,
semirdiler tuzaklarıyla,
kırallıklar kurdular
korkular üzerine,
biz ise can kaygusuyla sindik,
tutsak düştük vehimlerimize,
sonunda zelil bir baht ile
kapkara bir utanç düştü nasibimize…
sinsi ayak oyunları,
çok yüzlü maskeler ve efsunlu tuzaklar;
özgürleştik özümüzden; çetin bir savruluşla
ve terk edip kaçtık ruhumuzu
gayri meşru çocuk misali
derin bir gaflet girdabında.
yitirdik ruhumuzla birlikte özümüzü,
gelemedik kendimize…
artık bir çerağ yakmak
ya da ışık ışık yanmak vaktidir,
vazgeçerek;
sırt dönmekten kendimize.
doğmak vaktidir; umudun ufkundan;
bir güneş gibi,
kutlu bir sefer ve tahammül teriyle arınıp,
yüz akıyla yürümek vaktidir Rabbimize...
Kayıt Tarihi : 26.1.2007 17:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!