Ona ruhumun yaralılarının iyileşmediğini söyleyin... Yarin yarası,nasıl iyileşir ki? Hangi hekim,hangi güzel ilaç olur ki?
Bir yere bağlanmanın gerektirmeyecek kadar içimdeki uçurumları eğiyorum.
Sensizliği, hayatımın sonuna kadar boşluğa,hoşluğa yuvarlama çabasındayım.
Gelme ve olmanın imkânsızlığı ile yüzleşmiş ve beni kimseler tanımasın diye tanımsız sevdalarda kayboluyorsun.
Yangınlarımı gizleyerek geçişlerine ve içlenişlerine yazılıyordum. Güncül özlemler büyürdü,sen kentinde kurulmuş acılarını ezmiyorsun.Bu kente benim için gelmenin mutluluğundan, bu kentte bensiz mutsuz yaşamanın psikiyatr merdivenlerinde yalnız tırmanıyorsun.Ve üstelik çamaşırlarını ellerinle yıkıyorsun hala.Bense bulaşmış her şeyi bir de bulaşıkları ellerimle yıkıyorum.Görüyor musun ikimizde el-lerimizle yıkıyoruz.
Başka ellere özne olma avında,tavındasın…
Tıkanıyor, hayat gelip kalbimde. Soldan soldan vuruluşların bir sona attırıyordu içimden. Anlatamıyordu kimselere ne istediğini. Nasıl istediğini. Sanırım hiç anlatamayacaktı da. Belki anlatabilirdim; ama her dert kendi bendinde bir tanımdır.Sen yoksan,yoklarımın akrebi benimden ısırır,kanarım anmalarını.
Ona ruhumun yaralarını kabuk bağladığını söyleyin... Nispet yapar gibi hüzünlü gidişin umut dolu dönüşlerine sobelendim. Bulunmuş ve büyütülmüş bir sevdayı kaybetmek dedikleri şeyi iliklerime kadar yaşıyorum. Acının acılanışına açılmadan acıkan bir gitmenin sözlerine iham olmuştu.İhanetin acısı..İşte böyle bir acıyı yaşattıran yerli bir yılan gibi ısırgan arzularla güzellikleri yaşayan ben miydim? .
Özlerimi neden eğmekteyim? Neden vicdani lekelerimi bu kadar çok ağarmaktı.Hangi tavrına değer ki? Bedellerden,ederlerden çok şey satıp gittin..Ayrılmışlığın ,esrik hesaplarından senin hesabıma hangi duygu kaldı.Bitmişliğin hangi duyusu seni kuyularımdan,kuytularımdan çıkardı.
Ruh ve beden, sen ve ben, yaşam ve ölüm,öç,aç,kaçmalar neyi tümler ki.Birlikteydik onca sonsuzluğun olurlarında.
Ona ruhumun yaralarının paslandığını söyleyin... Tükenişini kendi tekillerinde eriten aşkı sevdayı hiç anlayamadım. “Başka türlü sevmelerin türlüsünü yaptım.”Soğan kullanmadım gözyaşlarını akıtır diye,patates soymadım,soyulmuş umutlarımı koydum,patlıcan yoktu,kara sevdamı ekledim, domates yoktu,kıpkızıl arzularımı ekledim,tuz koymadım,tuzu yarama bandırdım,yağ koymadım, yağ yerine senli bağıllarımı akıttım.
Normalleri de karışır oldum her şey gibi son zamanlarda. Gerçi anlam yüklemeyi bırakmıştım insanların davranışlarına. Kimisi çok garip, kimisi anlamsız, kimisi de çok çocukça gelmeye başladı.Başladığım yerdeyim, başlandığım yerdeyim, sıcağınla haşlandığım yerdeyim.Gittiğin yerdeyim. Yerdeyim işte, yer de yer olsa…
Ona ruhumun yaralarının sönmediğini söyleyin... Hiç kızmadığımı da; ama çokça kırılsam da bu da hayatın özeti.
Gitmen gerektiği için gittiğine inandırmak zorunda kalışına üzüldüm.Gitmeyi sen istemedin,gitmek yazgının yüklemiydi,bense gitmelerini hızlandıran devriktik bir özne
. “Gitmeyebilirdin içimde saklanan çocuk, hep bunu ağlayarak söylüyor.
Seninle uzak sevdalardan,uzak akışlardan içimizdeki çocuklarla yola çıkmıştık.Sahi
Sen benden ne kadar çocuk kaldın, hani atlı karıncan,hani saklambaç yüzün, hani sen hani sendeler.
Ona ruhumun yaralarına buz koyduğumu söyleyin... Bıraktığı gibi burada değilim.Benden ne benler üredi,üretken acılarım ehil oldu,sonsuz akışlara sözlendi gelmelerin.Sadece gözyaşlarıyla yeşerttiği umuttan bahsedin ki beni unutmasın aşk ve aşkın.İstersen benden açtığı yaraları bir bir sarabileceğini bilmelisin. Ben her şeyi unuturum, ben her şeyi kuruturum karda sevdalarımda.
Yaptığım her şeye rağmen geride kocaman yüreğimin sızılarla delindiğini, biraz da yaralı bir ruhum seni beklediğini söyleyin mutlaka o bilir beni, niyetimi, özlemimi, sevgimi, rengimi, ciğerimin rengini, özden, candan,gözden,gönülden bağlanışımı bilir.
Canım içre can olduğunu,tüm acılarımın yüklemi silindi.
Hey sevenler….Siz söyleyin yine de ona bülbülün kanının kınının aktığı yerden gülün rengini bulduğunu… ve adının da sadece “aşk” olduğunu,bu aşkı da onla yaşarken daha yeni bir sevdaya özetlendiğini.
Ona ruhumun senli olduğunu, ölüm akınlarından önce son kez benli beyazlara akması gerektiğini söyleyin. Her şey değişiyor sıvışıyor, gidiyor, geliyor. Duvarlar, güzeller yıldızlar, saçlarım, hayaller,kavuşamadıklarım, inançlar, değerler, anılar… Her şey bin bir pare, senin gelmen son çare. Beni sende ara, bu derdime son çare.
Hayrettin TaylanKayıt Tarihi : 18.1.2009 19:59:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

aradığında bulsaydı sevgi bu kadar acı vermezdi yüreğe
Bir yere bağlanmanın gerektirmiyecek kadar içimdeki uçurumları eğiyorum.
sensizliği hayatimin sonuna kadar boşluğa, hoşluğa yuvarlama çabasındayım..
Duygular yoğunlaşmış,çoşkuyla haz alarak okudum..yüreğinize sahlık
TÜM YORUMLAR (2)