On Yedi Diferansiyeller Yeli Muzip Mucit ...

Habibe Merih Atalay
496

ŞİİR


9

TAKİPÇİ

On Yedi Diferansiyeller Yeli Muzip Mucit Provokatör Guruldama: 12: Kendiliğin Dayantısı

Hicrin o kalın damarlı köküne
Tutundum da bir elimle
Diğeriyle hicvin götüne
Taktım kancamı
Süper Toplayıcı Kadın
Figürü olarak
İki minare arasında
Sallandırıyorum
Güle Güle Ramazan
Hoş Geldin Kurban
Yellendirip kurutuyorum
Yoğurulmuş Tarhana
Kişisel tarihimi kirli çıkın
Acılı bir nesil nesrinden

Teyfik de çılgın bir Talk-Show ustasıydı aslında
Bakma, döneminde kimse yeteneğini taktir edemediğinden
Akılhastanesinde kaybettiğimize
O hepimizden daha cesur ve usta çılgınımızdı
Anadan üryan fırlayabilmişte mahallenin ortasına
Bağır çağır -bağrı yanık- ilk uyanığımızdı

Kulağını değilse bile Vincent gibi
Kaşlarını traş etmişti bir günde
Rönesans zamanında Avrupai imiş meselâ
Bilmiyoduk ki tabii
Avrupa Tarihimizin en acıklı
Güldürüsünü sergilediğini

İlk uzun ve özgün gece nutuklarını attığında
Daha n Okan babasının spreminde yeşermişti
N Cem, n Beyaz, n Yılmazlar
Eline su dökemezdi tanınsa bilinseydi
Cümleleri arka arkaya takır takır takırdatır
Zap zap zaplardı beyni o koşudan şu koşuya
Çok kanallı belleğini takipten yorgun düşüp
Çekiverdiler fişini zaar zamansız
Yatırıldığı hastanede

Mutlu da Mutsuz çocuktu ama
Cüneyt kadar yakışıklıydı en azından
En az onun kadar güçlü
Topaç gibi bir delikanlıydı
Aktörlük canında kanında vardı her ikisininde
Ama silkinemediler işte Alisa
Senin Atlas gibi..
Aynı senin gibi bi yazarları yoktu önlerinde
Alın yazılarını tamir edecek

Onlar cidden öksüz ve yetimdiler
Bizler de kalben öküzdük
Onlara karşı -kabul etmek lazım-
Gaius'ün hakkı Gaius'a
Telef olup gitti işte böyle
Nice genç dimağlar
Avuçlarımızda

Çoğu genç acısıyla başedebilmiştir belki
Üvey ana sendromundan kimse kahrolmaz
Öyle kolaycacık Yirminci Yüzyılda

"Sevgi eksikliği her zaman
Bir Zengo yaratmaz"
Doğrusun Doğan
Sayende Aziz'i de selamlayalım

"Ama dünyaya küskün
Kendini değersiz bulan
Kendini ve insanları sevmeyen
Kişiler ortaya çıkarır"

Evet.. işte
Bizimkilerin de
Bu kusurlu yetenekleri
'gerçeğe uymayan benlik bilinçleri'
Dağı başı bağı aşmıştı çoktan

Sanatını icra edemeyince
-icra ettiğin sanat da kabul görmeyince-
C eee Ho ho hoo
Yetenek bir delilik Noel Babası
Olur girer bacadan çıkar nerden

Kendini döver keser biçer vurur zapt eder
Düşürür yollara dillere destanlara vurur gölgesi
İşte böyledir gelmişimiz de geçmişimiz de diye
Diye diye yolunur durur...
Horozlar gibi eşinir kendi çöplüğünde

Kara derili on yedi fidan iliğe
İlikliyorum kelimeleri
Durup önünde el pençe divan
Yatıp üstüne deliksiz imin
Homurdatıyorum
Rezervuar köpeklerimi
Gecenin ümüğüne

Turgay 'zarif bir teselli' ile Peri Çıkmazı'nı
Vuruyor elime belime dilime..
Bir mors alfabesi gibi
Şırlıyor yan yana düşen harfler
Bu bir ağ -bir kuvars- bu
Bir ben de birleşen bir hücre
Dört ucunda da 'ben' bileşim noktam

Bu kez hangi kültür paldır küldür
Sağına soluna önüne ardına iyice bakıp
Yanına yöresine dibine bucağına
Ucuna ocağına kadar tarayıp
Gökten zembille inmeden
Sakince geçip sırtlan sıratlarından
Fıratlara varıp sırtında heybesiyle
Suratlarına Ebe
Gug-guuk Ce eee
Diyerek sobelenecek

Görelim bakalım bu kez masalımız
Nerede başlayıp nerede sona erecek

Yılanım gömleğini değiştirmeden önce
Kolaladım bu kez yakasını
Haydi hayırlısı
Haydi rast gele
İyi avlar
İyi nöbetler
Ezilmeden sokulmadan Yengeçlerce
Sızdırmadan sezdirmeden gezdir şu taşıdıklarını
Kartal Kanatlı Hürdal
Kırmazsın bu kez testiyi artık biliyorum
Yemişsin şamarı nasılsa önceden
Nasrettin'den

Habibe Merih Atalay
Kayıt Tarihi : 8.12.2013 19:56:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


16 Ekim 2013 Çarşamba 13:54:40

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Habibe Merih Atalay