Tarihmiş, atın bir köşeye,
On dördünde Temmuz,
On üç kurşun feryatmış, ağıtmış,
İki bin on birinde her anne bir fidan beklermiş...
…
On dördünde on üç Mehmed’e,
On üç anadan
On üç babaya,
On üç bacıdan;
On üç kardeşe, ağabeye,
Ve on üç can eriği, koynu kurşun ağrısında acılı Ayşe’den,
Gözleri yollarda kim bilir kaçıncı seferdir,
‘Babam, askerden Cuma gelecek’ diyen bebekten,
Yani;
Yangından, yanmaktan yazıyorum…
…
Dağlar yüksektir, kar düştüğünde zemheri palaskada Mehmed’dir,
Vatan beklendiğinde şehadet, bu sathı ocakta mübarek Peygamberdir…
…
Ama, ama çocukları hala cesurdur toprak anamın,
Hala cebinde harçlığı vatandır, feda olsun diyen babamın,
Başı diktir, şeref ve cesaret incisi gelin Fatma’mın,
Ve cenazemiz, bir yumrukta dizilmiş, Mehmed’e saftır…
…
Üzülme Haticem, üzülme Ali’m,
Bu bulut dağılacak, elbet yağmur, son damlasına kadardır,
Ay hep aktır, gök aldır,
Yeryüzünü boyayan işte, üstümüzde dalgalanan bayraktır…
Kayıt Tarihi : 14.7.2011 23:32:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN BAŞI SAĞOLSUN.
Bu sözler fotokopi ile çoğaltılmış ve her ilgili/yetkilinin sumeninin altında, gerektiğinde çıkartılıp okunmak üzere yeteri miktarda depolanmış “demeç” sözleridir. Sadece bölge ismi ve şehit adedi değiştirilir ve değişik kişi ve zamanlarda, aynen TBMM deki yemin andı gibi ki hiç değiştirilmeden okunur. Bunun böyle olduğunu (ben kendi adıma) bu sözlerin aynısını belki yüzlerce kez değişik seslerden ve en çok bugünkü başbakanın sesinden dinlediğim için biliyorum.
Ama bu demeç her okunduğu sırada, ülkenin kimi ocaklarının bacalarında tüten evlat-eş-ana-baba acısının dumanı, bütün bir ülkenin yüreğinin üstünü karabulut gibi örttüğünden göz gözü görmemektedir ve o sebepten de ne okunur-ne dinlenir ve ne de bir şey ifade eder...
Yani gerek başbakanın yukardaki sözleri ve gerekse ilgili kişilerin bundan böyle bu konuyla ilgili söyleyecek oldukları sözler hiçbir anlam taşımayan boş sözlerdir. Bugünlerde anlam taşıyan sözler arıyorsak, şehit evlerinin kapılarına, ana-baba-kardeş ve eşlerin yüreklerine kulak dayamaktan başka yol yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti elbet bu sorunun üstesinden gelecek, bu acıları sona erdirecek güçtedir. Ama bunu hangi yönetim anlayışı ile kimlerle yapacaktır, o anlayış- o irade kimde vardır. Siz de bu irade var mıdır bay başbakan... Bütün mesele bu soruya verilecek “doğru” cevaptadır.
Gündem değiştirmeye yönelik içi boş pandora kutularından, gizli 'ada' buluşmalarından çözüm değil-sadece ölüm çıkıyor… Bunu görüyoruz.
Ülkemin başı sağolsun…
Sayın Ahmet Arslan..., yürek burkan bu şiiriniz için kaleminizi, yüreğinizi kutluyorıum...
Gönderdiler askere
Kınayla davulla zurnayla
Sevenlerinin omuzlarında
Güle oynaya
Kavga nedir
Terör nedir
Savaş nedir
Yaşamın baharında Mehmet'im
Birliğine vardı
Nöbeti devraldı
Gözleri çakmak çakmak
Yanakları al aldı
Beklerken barış kuşunu
Sırtından yemiş kurşunu
Düşman nedir
Pusu nedir
Ölüm nedir
Uzaklarda arama
Düşmanın yanıbaşında Mehmet'im
Uğurlanıyor sonsuzluğa
Top arabasında
Yürüyor bir ulus ardında
Boğazlarda hıçkırık gözlerde yaş
Hepimiz kardeşiz hepimiz kardaş
Şanın mezar taşında Mehmet'im.
Vatan uğruna can vermeyene
Şehit demezler
Bayrak uğruna kan dökmeyene
Bayrak örtmezler
Mükafatın cennet, karşında Mehmet'im
Gül olmayan dala bülbül konmaz
Askerden kaçanlar onmaz
Şehitler ölmez
Gidenler dönmez
Dinlen melekler diyarında Mehmet'im.
İnci Germenliler
TÜM YORUMLAR (8)