On Sekiz Bin Kanatlı Mimber
Rab'den emir gelince o minik örümceğe
Ruhumun girişine geldi ördü ağını
Görünce o perdeyi aklım döndü geriye
Demek ki,eritirmiş bir mum demir dağını
Mağaradan çıkmıştım da nereye gidecektim?
Ne bir menzilim vardı,ne de bekleyenlerim
O çöl sıcaklarında buz kesmişti her yerim
Kerbela'nın günahı bile böyle değildi
Bu öyle bir suçtu ki, önünde şeytan eğildi.
Yüzüme kapanmıştı bütün kapılar bir bir
Ana,baba,arkadaş hepsi yalan olmuştu
Bende yıkılıyordu tuğla tuğla her şehir
Granitte boy veren çiçeğim de solmuştu
Benim bütün ailem yosunlu duvarlardı
Sönmüş fenerlerime yalnız onlar ağlardı
O kurşun gözyaşları yüreğimi dağlardı
Umut ekili bahçem şimdi talan olmuştu
Ana,baba,arkadaş hepsi yalan olmuştu
Yüzüme kapanmıştı bütün kapılar bir bir
Beni anlatıyordu yarım kalmış her şiir.
Nur üstüne nurmuş,son kapının ilerisi
Ney'miş bütün kainat,gürültüymüş gerisi
Çok cefa çekmiştim çok,bu günahım için ben
Sayamadım kaç kere yakıldım meydanlarda
Toprak almadı beni,kabul etmedi kefen
O kırmızılar var ya,kanımdı fermanlarda
O, ne hışımdı öyle,yoksa Mansur ben miydim?
Kabil'in beynini kemiren o ur ben miydim?
Dükkan dükkan sattım da alan olmadı beni
Öyle ya,kim alırdı bu kurtlanmış bedeni
Yedi evrenin sonunda Arş'ı Ala varmış
An geldi mi Azrail'e de bir sala varmış
Yollarım bitmişti,çıkacak son can gibiyken
Aslanın pençesine düşmüş kurban gibiyken
Bin yıllık cinayette parlayan kan gibiyken
Bağdat'ın ortasında soyulmuş kervan gibiyken
Akrebin zehrinde gizli derman gibiyken
Yıldırım'ın başında esen hüsran gibiyken
Karıncaya yenilmiş bir Süleyman gibiyken
İnancından dönecek bir müslüman gibiyken
Saatini kaybetmiş dul bir zaman gibiyken
Kömüre bile hasret bir buhurdan gibiyken
Dişlileri dökülmüş çarkı devran gibiyken
Örtüsünü arayan Ebu Süfyan gibiyken
Gel dedin Husameddin,her nasılsan öyle gel
Sırtındaki o yükle,elindeki pasla gel
Ruhundaki çamurla,kalbindeki sisle gel
Bırak,uğraşma kalsın,alnındaki isle gel
Kim dönmüş ki sen de dönesin bu kapıdan
Ne kirleri temizledi bu efsunlu şadırvan
Sultanım,sultanım,benim nur yüzlü sultanım
Hem etim,hem kemiğim,hem canım,hem cananım
Bir zerre nur patladı,seni görünce bende
Yıldızlarla donandı o anda asumanım
Ya Hayy seni bulana her su ab-ı hayatmış
Seni görmeyen göze ova bile sıratmış
Korkulukların bile tutmadığı bu eli
Harabe Kabelerin Sultanı tuttu işte
Recm edilmiş canların,cananı tuttu işte
Veremli ekinlerin Lokman'ı tuttu işte
Eritti beynimdeki o demirden heykeli
Ateş ülkelerinin hakanı tuttu işte
Korkulukların bile tutmadığı bu eli
O şadırvan beni de,beni de ak pak etti
Bir çaputu aldı da burçlara sancak etti
Ben de içtim o meyden bir kaç yudum olsada
Beynimdeki heykelle ben de yok oldum bende
Şirktim kendi kendime,şimdi tek oldum bende
Bir Menat'tım çamurdan,gel gör Hak oldum bende
Eridi kemiklerim,kanıma karıştı hep
Ey aşk,bir hiçim kaldı ona da olma sebep
Artık geçmez baharım çiçeklerim solsa da
Ben de içtim o meyden,bir kaç yudum olsa da
Beyaz kirlenince adına siyah derlermiş
Her yıldız kayışında kuşlar eyvah derlermiş
Yedinin içindeki tüm devletleri gördüm
Hepsi de semahtaydı ve de büyüyorlardı
Herkülanyum'da kopan kıyametleri gördüm
Yedi ölüyü gördüm,yedi beden içinde
Yedi bebekli beşik gibi uyuyorlardı
Yedi cüceyi gördüm,bir cücenin içinde
Yedi bin yıllık o sed yıkılıyordu Çin'de
Birer asa olurmuş merhametle her mızrak
Elmas bile içinde bir damla su saklarmış
Her rüzgar bir Leyla'ymış ve Mecnun'muş her yaprak
Her nehir en dibinde bir pusuyu saklarmış
Ne hazineler mahkum o kırık testilerde
Çiğner de geçersiniz.ne gökler vardır yerde
An geldi mi sur çöker,neler neler gelip gider
Bir çocuğun eliyle bir zafer gelip gider
Yukardan bir gök düşer,bir fener gelip gider
Masalını kaybetmiş bir ejder gelip gider
Kalbindeki kurşunla bir asker gelip gider
Zaferine mağlup bir serasker gelip gider
Madenine darılmış bir cehver gelip gider
Camekanını kırmış bir mermer gelip gider
Kum Yıldızından Ay'a bir neşter gelip gider
Savrulur ihramlar,bir İskender gelip gider
İpeklere sarılı bir keder gelip gider
Bir kılıcın ardından bir Hayber gelip gider
Açılır pencereler,perdeler gelip gider
Sırtında cesediyle bir beşer gelip gider
Yanar ölüler şehri,bir makber gelip gider
Bülbülden gülepdana bir haber gelip gider
On sekiz bin kanatlı bir minber gelip gider
Sultanım,sultanım,benim nur yüzlü sultanım
Sende gördün sevgiyle sünger olurmuş her taş
Çekermiş kuyudaki bütün kirli suları
Bir kaplumbağa nasıl yenermiş orduları
Bitince kalbindeki o kabuklaşmış savaş
Hem etim,hem kemiğim,hem canım,hem cananım
Sultanım,sultanım,benim nur yüzlü sultanım.
Kayıt Tarihi : 23.5.2008 09:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Şiiri öyle güzel bir akış içinde billurlaştırmışsınız ki insan ışıltısında kaybolup gidiyor.
Yüreğinize ve kaleminize sağlık.Başarınızın daim olmasını diliyorum.Tam puan
Saygılar...
Hoşgör Kumkapılı Şıngırdak
Tıkır tıkır da tıkır tak
açılın... geliyor Kumkapılı Şıngırdak...
bu ses var ya,bu ses
işte bu sese tav olur Kumka'nın gençleri
bütün gözler döner Apti'nin yokuşuna.
Bir altmış-bir altmışbeş boyunda
ela gözlü,doğuştan sürmeli
Beyoğlu kolyesi boynunda
saçları belinde,kahverengi
bir sağına bakınır,bir soluna
elleri pamuk renginde,kokulu kalem gibi
ellerini sorma
Allah düşürmesin ahına
vucut dersen o biçim,acı badem şekeri
bir hatun iner sahil yoluna
seke seke yürür,karıncalar yol verir
tıkır tıkır da tıkır tak
açılın...geliyor Kumkapılı Şıngırdak...
indimi sahil yoluna,kahve rahat karışır
garsonlar,müşteriler taş koyar birbirine
sen misin Şıngırdağa yan bakan,,sandalyeler uçuşur
balıkçılar yanıktır,ahhh çeker iskelede
ağ'da duran balıklar hep denize kaçışır
Kumkapılı Şıngırdak sağa sola gülünce
yolda gezen gençlerin gözleri şaşılaşır....
tablo güzel anlatamam sizlere
görmeyen yabancılar,inanın aptallaşır
tıkır tıkır da tıkır tak
yanıma gelmez mi Kumkapılı Şıngırdak...
göz göze geldiğimizde şimşekler çaktı
bir güzel süzdü beni enine boyuna
Şıngırdak bu kolay mı,birden beynim karıştı
seyretmeye kalmadı doya doya,etrafımız o da ne
bir
baktım ki sarıldı,oğlum dedim kendini böylesine harcama
kaçırmıyor gözlerini,ben baktım o baktı
kız dedim sevdim seni,bende dedi,kekeledi
sonra girdi koluma en güzel gelin adayı
tıkır tıkır da tıkır tak
yürüdük yol boyunca,seyrettik Marmarayı
dedi adın nedir,dedim Gariban
dedi garipmisin,söyledim zaman zaman
dedim senin ki ne,dedi Şıngırdak
dedim niye böyle,sustu cevap vermedi
iki sigara yaktık,bir bana bir ona
oturduk mu sahil yolunda bir çürük taşa
ben çekerim, o çeker
Allah çektirmesin derdi rahmetli peder
Şıngırdak dertli kız be
evlenivermiş onbeşinde
aha bu,senin kocan
vermişler palabıyık Recebe
Recepten onbini alan
al demiş al,tepe tepe kullan...
bir sene,üç sene,beş sene
sabır tükenip dertler büyüyünce
bakmış ki boş yere üzülmekte
vurmuş tekmeyi fakir gönlüne
Recebin yazısı bu neylesin
üçüncü karısıda böyleymiş
boyun eğmiş Şıngırdağa
git demiş git Allah belanı versin.
Allah bu,kime ne vereceğini bilmiş tabi
fakirin gözyaşı kara deftere kara kara dökülmüş
ve tutmuş Şıngırdağın duası
altı ay sonra Palabıyık veremden ölmüş...
yirmibir de dul kalmak,hem de güzel olunca
iyi olmasa gerek.
yaşamak için sağa sola başvurmuş
oysa,evet oysa
böyle olmamak gerek kavonoz dipli dünyada
bilememiş Şıngırdak,bilememiş dedim ya
iyilik demiş,doğruluk demiş,namus demiş
demiş,demiş de ne halt etmiş
bir gece,hani o kapkara
karnının en aç olduğu gece
Beyoğlunda bilmem kimin evinde
yemekle içtiği sekizinci kadehte
evet,evet karnının doyduğu ve içkinin en nankör
en namussuz olduğu gece
herşeyini kaybetmiş...
yuhh...be yuh...olsun o biçim duygulara
bir insan böylemi düşecekti
böylemi esecekti mutluluk rüzgarı
hadi gelin,hadi gelin diyorum
zincir vuralım kötülüğe,kurtaralım Şıngırdağı
karalar sürmeyelim o güzel yüzüne
itmeyelim dar geçitli yollara
bağırmayalım arkasından''Orosbu''diye
bak işte,gör işte
bir tutam umut vardı ellerinde
yaşıyorum diyordu hiç olmazsa
ona göre ölmekmiş yaşamak...
ötede,evet ötede bir yerde
''yaşamak güzel şey be kardeşim''diyor şair
Şıngırdak kulak asmıyor böylelerine
yaşamak ya da yaşamamak,ikisi de bir başka güzeldi
ama en boktan gerçek,ortada durmak
Şıngırdak gibi...
bu şiir burada bitmiyor dostlar
ben hep,
kendi acılarımı anlatırdım.Ahmet,Mehmet,Ayşe örneği
oysa,
ne denli acılar varmış evren üstünde
görmek istemezdim,
ben,
sen,
o,
biz,
siz,
onlar,
Şıngırdağı ve nicelerini
BİLMEK İSTEMİYORLAR.....
İBRAHİM NECATİ GÜNAY
TÜM YORUMLAR (3)