“Kalbin nerede sanıyorsun demiştim: Eminellerde, demiştin. Haklıymışsın, ellere sığabilecek kadar küçükmüş kalbin senin.”
Sürdüğünde beni yüreğinden, dalına tutunamayan yapraklardan sürüklenmiştim yağmur damlasi yerine. Hilal vardı gözlerimde; küfür tutmuştu umutlar, sessiz harflerle bitiyordu iklimler. Gecenin en köylüsünde karanlığa mülteci olmuştu lise terk bakışlar. Ellerin ellerimi boşadığında gözlerimi yağmur yapıp hayalini döküyordum yerlere.
Omuzlarımda elveda rütbesi vardı ve kalacaktı rütbelerim omuzlarımda. Yüzüme bir yıldız akacak ve gözlerimden bir umut kalkacak, bir fırtına kurtulacaktı ellerinden; kan şerbeti yağacaktı şafağımdan can darbesi şakağıma.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman