Kırda ve kırlasalda
Yoksul,topraksız!
Köylü yada rençper
Irgatçı yada yarıcı
Yalın ayak,sırtı çıplak
Elleri nasır tutmuş..
Alnı boncuk boncuk ter
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kapitalizmi
Emperyalizmi yıkalım
Devrim yapalım
Barış,eşitlik
Sosyalizmi getirelim,
Yarınları aydınlamak için.
Kaleminiz hiç susmasın......Yüreğinize sağlık.....Saygılarımla..
BÖLÜNE BÖLÜNE BİTTİ GÜCÜMÜZ
Kardeş kardeş derken pişman olmuşuz
Bir bilinmezlere gidiyor yolum
El ağzına bakıp düşman olmuşuz
Kardeş kurşunuyla ne de zor ölüm
Sen sana ben bana zulüm ederiz
Bu gidişle sen de ben de biteriz
Bu gemide biz birlikte batarız
Aklını başına devşir be gülüm
Bölüne bölüne bitti gücümüz
Bölündükçe arttı bizim acımız
Ayrılıklar olur darağacımız
Ayrılık gayrılığın sonu ölüm
Sen yoksul ben yoksul budur halimiz
Üç beş garip ile kalkar ölümüz
Elimizi verdik gitti kolumuz
Yandım ateşlerde savrulur külüm
Bir tarla buğdayız bir salkım üzüm
Sağ gözüm ağrısa acır sol gözüm
Bu acıya nasıl dayansın özüm
Poyraz vurmuş da kırılır bir dalım
Mahmut NAZİK 14.12.2006
MERSİN
“ SENİ GİDİ DİNSİZ HOŞ! ” DEDİ BANA
İşçi köylü gelirse bir araya
“Nerde o akıl, o baş! ”, dedi bana
Senin gemini oturtur karaya
“Seni gidi dinsiz, hoş! ” dedi bana
Dedim ki dünya benzesin cennete
Rağbet cana insana adalete
SÖYLE TERS Mİ; kuran incil tevrata
“Senin ki bir hayal düş! ” dedi bana
“Sen kimsin ki emiri ben veririm
Sen üretir isen ben sömürürüm
Sen aç kalırsan ben semiririm
Senin kanın terin aş! ” dedi bana
Dedim ki yarin yanağından gayrı
Paylaşalım olmasın ayrı gayrı
Sınırın savaşın olmadı hayrı
“Senin o düşlerin yaş! ” dedi bana
“Aday benin Başkan benim vekil ben
Sizinkiler sürü, çoban, akil ben
Takiye takke bin türlü şekil ben
Koyarım yoluna taş dedi bana”
“Ben şeytanım bende her türlü oyun
Senin savunduğun bir sürü koyun
İster ırzına geç isterse soyun
Ölüp, yandığına şaş! ” dedi bana.
“Kanun benim, nizam benim; talan ben
Kaç savaşta ölen sensin, kalan ben
Sevgi sende, saflık sende; yalan ben
İsa’dan, Musa‘ya hepsi kuş! ” dedi bana.
Bir avuç mutlu azınlık, çok benim
Üreten ben yaratan ben halk benim
Dedim ki adalet vicdan hak benim
“Peygamber olsan da, boş! ” dedi bana
Mahmut NAZİK 14. 10. 2009 Mersin
Emperyalizmi yikalim devrim yapalim. Baris, esitlik
sosyalizimi getirelim. Iste dugum niktasin burada yani kazamnadan yenilmesin hak edilmeden alinmasin ikkesi. Insanlar bilince cikardigi zaman bu idallar hayat bulur-Kalemin suzmasin sevgili dost yalin gercekci anlasilir bir sekilde islemisin basarilariyin devamin dilerim.
YÜREĞİNİZE SAĞLIK SAYIN ŞAİR
KALEMİNİZ DAİM OLSUN
GÜZEL VE ANLAMLI MISRALARDI
SAYGILAR
paylaşım için çok teşekkür mehmet bey. selamlar.....
Benim sol deyice aklıma, anarşi geliyor. Atılan molotof kokteyller. Otobüslerin yakılması. milletin dükkanlarının tahrib edilmesi. okulların camlarının. kapıların pencerelerinin kırılması. tahribat. yıkım geliyor.
Sol kafalardaki bu izlenimi ne zaman değiştirebilir.
Yüreğin hep coşkun olsun... Memo can...
Çok güzel bir çalışmydı üstad..
'Emperyalizme karşı omuz omuza'
Sömürü zincirinin birgün kırılacağı inancıyla...Yüreğinize sağlık....Tebrikler...Saygılar...
Hüseyin Çubuk..
emeğin,
emek verenin değer göreceği bir düzene
inşallah.
tebrikler..
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta