Sen;
Karanlık gecelerimin aydınlık yüzü,
Sığınabildiğim en korunaklı liman,
Coşkularımı durduran dalgakıran,
Yüreğime zincir vurup kilidini alan,
Sevda kokunla beni benden alıp götüren,
Cennetimin meleğisin.
Senin;
Gözlerinden akan bir damla yaşın,
Ağaran pelerin misali saçın,
Yorgun yılların ağrıttığı başın, için
Alev alev yanan yangınlarında kavrulurum.
Ben;
Göğümün gözyaşlarından sırılsıklam olup,
Yalpalayan sandalda rakımı yudumlayıp,
Fırtınaları anımsayıp ateşine sarılıp,
Sabahların yalnızlığında güneşimi bekledim.
Benim;
Duygularımı körükleyip kızgın har’a çeviren,
Dağlanmış yüreğime acı çektiren,
Yıllarımın yorgunluğuna dur demeden vuran, sen
Kör kurşununla yaşanmışlığımı mahvettin.
Ama;
Küllerimden yeniden doğmanın zamanı şimdi,
Aslında yok olmak değildi benim ki,
Geçmişle gelecek arasındaki ince çizgi,
Mevlamın yarattığı sırat köprüsü sanki.
Artık;
Silindi yüreğimin sahte süslüleri,
Öz yürekler sardı bedenimdeki bereleri,
Kabuk kapladı kan kusan damarlarım,
Çok geç olsa da,
Sancılı yıllarım bir yazı turada eridi gitti.
Ve;
Yeni yılın ilk güneşi gülümsüyor bana,
Geleceğimi sunuyor sessizce kulağıma,
Beyaz sayfalar boş duruyor masamda, ama
Kalemim durmaksızın yazarken,
Keşkesiz kelimelerim beyazlara dökülüyor.
Sonunda;
İçimdeki çocuk bakıyor şaşkın şaşkın,
Boş geçen lüzumsuz sayfalara..
Kayıt Tarihi : 12.11.2009 19:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)