Bir bebek...
Büyür güneşin ellerinde!
Bir kelebek...
Niye uçar ki yılmadan ta ufka kadar?
Kuytu bir yerde yeni açmış bir çiçek,
İlk libasını soyunurken körpe bir böcek...
Yanar az ötede pusuda bir örümcek,
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Sayın TATAR,
Şiirinizdeydim.
Gecikmemek ereğiyle okudum.Bu kezlik şiir hakkında görüş bildiremediğim için beni bağışlayınız.
Çünkü okuduğum öteki şiirler için de aynı tutum içinde olduğumu belirtmek istiyorum.
Başarı dileklerimi ileterek kutluyorum.
Nicelerine.Erdemle.
Evrenin devir teslim döngüsü...Kocaman bir hayat, yaşarken kavradığımızı zannedip, anlamaya yetişemediğimiz koca bir yaşam...Nefis sorgulama...Kutlarım kaleminizi ve şiirinizi...Tebrikler...
Sevgiyle, hayata, olaylara, duyumsamalarımıza dair ne güzel bir muhasebe? Paylaşılan derinlemesine tefekkürünüze, hatırlatmalarına teşekkür ve saygılarımla kutluyorum saygıdeğer büyüğüm, şairim, Arif Bey. Sağlık ve esenlikle nicelerine
Sayın Arif Tatar Bey,
Bir önceki yazımı teyit ediyor, bu güzel şiiri ikinci kez okuduğum için teşekkür ediyorum.
xxxxxx
Yaşam aşkla, sınırsız sevgiyle, mantıkla ve kolayca anlatılamayan sayısız ritüellerle ilahi bir karışım gibi gelir insana. Bir yaşam... Bir ömür ve arkasından adım adım giden biz... Yaşamın gizemlerle dolu esrarını bilmem nasıl bilebiliriz... Zaman zamanı doğurur ve sonunda zaman zamansızlıklara saplanır, düşünmeyen insan nasıl çıksın işin içinden, yaşamın gizemli büyüsünde kendisini büyülenmiş sanır... Tam puan + ant.. Paylaşım için teşekkürler.
Zaman mı bize misafir biz mi ona//Bilmem, ömür dediğinle niye yan yana//Kum bile hapsedilmiş bir saatin karnına//Işıksız bir tüneli kazmak ömür dediğin//
Yaş diye bir kavram yoktur.Yolun başı ve sonuna doğrusu vardır.Gören göz yolun başında da sonunda da ömür kavramını sorgular durur.Yolun neresinde yürüyeceğini,neden karşına çıktığını,ayakkabıları bitirene dek delinecek mi sağlam mı kalacak o dertteyken bunları çoktan bitirmiş ve muhtemelen ayakkabılarında delinmedik yer kalmayanlar ise yolun neresinde şu delik oldu,neden daha sağlamını almadım,neden yolu ben seçmedim sorgulamalarıyla karşılaşırlar....Aslında ortada ne yol ne de yürüyen vardır..Hepsi,hiçliğe bir armağandır........
Naçizane okuma sonunda ki düşüncelerim......
Yürekten kutluyorum sizi sevgili dostum...Hiçliğin armağanlarını bile unutturdu ve dalıp götürdü meçhul yerlere bu hayli güzel şiiriniz..Gönlünüze,ufkunuza sağlık..Saygılar sunuyorum...
Değerli hemşerim;Güzel şiirirniz zevkle okudum.Yüreğine,gönlüne,kalemine sağlık.Tam puan
Hayırla ve sevgiyle kalın
değerli dost sevgili üstad aziz insan,
yine mükemmeli yakalamışsınız. şiir bir şaheser. kutluyorum....10
Ömür çok güzel kıymetini bilirsek çok güzel şiiriniz için kutluyor
saygılarla Allaha emenet olun ANT+10
etkileyici ve aynı zamanda düşündüren dizeler yevkle okudum
kaleminiz daim ve kaim olsun
Bir bebek...
Büyür güneşin ellerinde!
Bir kelebek...
Niye uçar ki yılmadan ta ufka kadar?
Kuytu bir yerde yeni açmış bir çiçek,
İlk libasını soyunurken körpe bir böcek...
Yanar az ötede pusuda bir örümcek,
Bilmem ki neyi bekler?
Farkında mısın?
Ağlar köze dönen yaşam önünde?
Çoğu zaman bir seraba bakıp yanılırsın...
Zannedersin çok uzaklarda anılırsın!
Hele bir de toprağın talihsiz ölümünde...
İlletler barışır!
Anlayamazsın sabiler neden bağrışır?
Ne düşer aklına her ömür dediğinde?
Baharın ölümünde,
Sızlar can evin sızlar!
Kaçar, kaçar vefasızlar!
Asumanın dilinde,
Fışkırır anlaşılmaz nağmeler...
O an sanırsın ki ölüm ellerinde!
Yaşam aşkla, sınırsız sevgiyle, mantıkla ve kolayca anlatılamayan sayısız ritüellerle ilahi bir karışım gibi gelir insana. Bir yaşam... Bir ömür ve arkasından adım adım giden biz... Yaşamın gizemlerle dolu esrarını bilmem nasıl bilebiliriz..
Zanam zamanı doğurur ve sununda zaman zamansızlıklara saplanır, düşünmeyen insan nasıl çıksın işin içinden, yaşamın gizemli büyüsünde kendisini büyülenmiş sanır... Tam puan + ant.. Paylaşım için teşekkürler.
Bu şiir ile ilgili 70 tane yorum bulunmakta