‘Ben’sizliğin beş para etmediği kadranın çapulcu rakamları şerefine!
Yutkunuyorum…
İçimin o asi, boğucu kalabalığı alabildiğince yığılıyor beynime.
Göz kapaklarımda aleyhime yazılı pankartlar;
Dipten gelen bir dalga gibi herc-ü merc içinde yükselen feryat!
Umudun ve umutsuzluğun o her şeyi yakan azgın alevi.
Geç kalmışlığım;
Hayatın gölgesinde yalpalamışlığım…
Dilsizliğin hükümran olduğu alfabemde, sükûnet-i ebediyetimin şerefine!
Susuyorum…
Derin soluk alışlarım, hayat verişlerimden öteye gitmiyor.
Kaya parçasına yığılmış yorgun siluetimle,
İçimdeki bitkin savaşçının meydanları terk ediş hikâyesini yazıyor kaderim.
Kuklalarım yürüyor ağır adımlarıyla.
Adımladıkça kan bulaşıyor toprak kokan balçığa.
Ah! Zavallı akisim…
Her adımda biraz kan,
Ve yaşanmışlığım kadar eski cümlelerim…
Kesik kesik soluduğum ömrümün şerefine;
Yudumlamaktan utandığım ab-ı hayatın mabedine!
Gidiyorum…
Sözcüklerim yitiriyor kifayetini, ödünç hayatların istihzasında.
Maahaza;
Varsın tükensin ‘varsa’ larım, aşinası olduğum bir ‘var’ ım yoksa…
Yokum ben;
‘Hiç’ liğin kekremsi doruğu, ‘Her’ imin durağına ramaksa…
“Garip değil mi ki ruhunu bile değiştirebilen insanoğlu, kaderini değiştiremiyordu…”
Aylin ErdemKayıt Tarihi : 16.8.2013 17:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Sözcüklerim yitiriyor kifayetini, ödünç hayatların istihzasında.
Maahaza;
Varsın tükensin ‘varsa’ larım, aşinası olduğum bir ‘var’ ım yoksa…
Yokum ben;
‘Hiç’ liğin kekremsi doruğu, ‘Her’ imin durağına ramaksa…
TÜM YORUMLAR (10)