Bir varmış bir yokmuş, arayan bulmuş, varan durmuş
Bir garip yolcu sanırdım kendimi namım alıp yürümüş
Bir şeyin şüyuu vukuundan betermiş, doğrusu buymuş
Bir günlük beylik, beylik olsa da canda ateş çabuk sönmüş
Bir tahtası eksik derler benim için her daim
Sarih bir sevginin en mukaddes zarafeti bu
Efsunkâr bir serzenişin en büyük ihtirası bu
Nadanlara nail olmayacak nakisa bir haldir bu
İcbarı kabul etmez, külliyen gönül işidir bu.
Söylemiş eskiler, saadet benzermiş hoş bir seraba
Ehlidil eklemiş, her seven gönül düşermiş bir gün azaba
Varakpareler merhem olmazmış hasret çekenin acısına
İlle velâkin değişilmezmiş ilk göz ağrısı bu cihana.
Yâdımda ezeli ve pembe bir fecir gibi kalan haslet
Ozanca halime aldanmayın, sadece özentiden ibaret
Ruhaniyet halimin arzusu kime niyet acaba kime kısmet
Uful halin nicedir, derdin ne Yavuzi, nedir sendeki hikmet
Melek kadar masum; der ki, yok canım şeytan kadar şirret.
İlk şiirim 1991 yılında yayımlandı
Liseyi küçük bir kasabada okumuştum
Babam şiirden pek hoşlanmazdı
Annemi daha küçük bir çocukken kaybetmiştim
Yaşadıklarımı kimseye anlatamadım Merve.
Yaşadın dört sene gönlümde misafir demedim
Ne zaman, nereden esti bu firar aklına senin
Buzlar tutuşur kalbimde sanki donmuş kor içim
Bilmem yadsıyan kar mıydın yoksa yağan ateş miydin?
Ayrılık ölümden beter, çok çektirdin artık yeter
Efkârlıyım bu gece yine perde arkasında
Hayal denen şey çıkmaz oldu gönlümün yarasında
Ben uyumazken gecenin en siyah noktasında
Ortasındayım şu kırgın hayatın tam ortasında…
Bakıyor cam bana ben cama
Ey benim polinom gözlü sevgilim
Ne olur üzerimde ters dönüşüm uygulama
Zaten her türlü olasılıkta çarpanlarıma ayrılmışım
Karmaşık sayılar içerisindeyim lütfen beni yorma.
Sen benim için “özel tanımlı fonksiyonlar” gibisin
Her zerre ki dinleyen, hitap ister ondan
Kâinat isminde kitabı hiçtendir onun
Ya hitabı dinlersin ya kitabı okursun ondan
Bir efsane ki yazmış on altı babı var onun.
Bir gün zevke gelmiş, kapılmış hamam sefasına
Sen kapalı kapılar ardındaki fısıltı
Boğazları ve yürekleri parçalayan,
En masumların gülümseyerek ölüme,
Sahipsizliğin çığlıklarında gözleri kapalı
Ölüme kucak açtıkları yeşil elma kokusu.
Ölümsüzlüğün musikisi çınlamakta
Stanbul-u Galata artık;
Sensiz gündüzlerimin uçsuz bucaksız,
Gecelerimin en siyah buluşma yeri.
Dalga dalga saçların yerine
Denizlerin dalgasındayım şimdi.
Köpük köpük haykırmada aşkımı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!