Deli Orman
Şairi vardır deli dolu
Şiirler yazıp türküler söyleyen
Yiğitleri pehlivanları...
Her şeyi yazmadan geçerim ama birileri var onları yazmadan ve yad etmeden asla edemem.
Onlar bize bir vatan kurtarmış, onlar dönmek için değil ölmek için cepheye gitmiş. Onlar bu cennet vatan uğruna gözlerini kırpmadan canlarını vermiş. Ruhları şad olsun.
Vurulup tertemiz anlından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor.
Asker
Bir asker gidiyor,
Uçsuz bucaksız yollar boyunca.
Yollar var gurbet yolu,
Gönüller hasret dolu.
Karayüce dağının eteklerinde,
Çiğdem bizim, nevruz bizim, gül bizim.
Arının süslediği peteklerinde,
Nektar, nektar atunlaşmış bal bizim.
Ben Bu Sevdadn Kurtulamıyom
Bir ümüt verip bin kez yok olan
Ben bu sevdadan kurtulamıyom
Yüreğimi aşkın narına salan
Ben bu sevdadan kurtulamıyom.
Hep Böyle Nazenin Değişmiyeceksin
Ne zaman karşılaşıp görürsem seni
Hep böyle Nazenin değişmeyeceksin
Yıllar yılı güzel kalacak yüzün
Anldımki sen hiç değişmeyeceksin.
Be Seni Her Halinden Tanırım
Ben seni ayak sesinden tanırım
Bir kuş gibi penceremi tıkırdatmandan
Ben seni bakışından tanırım
Gözlerinin deniz gibi kabarmasından.
Pur-oluşmamış mermer ve kireç taşı,aynı zamanda buralarda çok eskiden yeleşim bölgesi olduğuda söylenir.Yolun alt tarafında köyüe ait mezarlik kalıntılarının bulundugu ve yakın zamanda bu mezarlık yerinin tarla yapıldığı çevre insanları tarafından söylenir.Mezarlık ve ev kalıntılarının durum vaziyetine göre burda daha önce yaşayan insanların müslüman olduğu idda edilmektedir.
Purun arkasında köy halkının erazi ekim biçimi için ve hayvanlarını otlatmaya gidip geldikleri yol vardır.Bir ismide af edesiniz it yolu.Karagöl köyü sınırları içinde bulunan camız ağlı pur,oluşmamış mermer,bu taşlardan kireç yapan kiişiler köyümüzde mevcud idi.
Camız ağlında birde mağra olduğu herkes tarafından bilinip söylenir.Kuvetli bir tolu ve yağmurun yağmasıyla çifçinin birisi hayvanlarını getirip bu mağraya sığınmış.yagmur o kadar çok yağmışki hayvanların su çinde kalıp öldüğü söylenir.
İkinci rivayet:Yine çifçinin birisi fırtınaya,karlı bir tipiye yakalanır.Camızlarını korumak üzere bu magraya getirirken tipiden yana kalan camızın mağraya gelirken veya yolda öldüğü söylenmektedir.
Daha sonra bu mağranın oldugu yerde kömür madeni ocaağı açılmıştır.ocağı hat boyu taşlarının mermere dönüşümü ve bu taştan tünelin kazılışı insanı hayretlere düşürür.Sanki mermer dağı delip dağın altına girilmiş gibidir.Görülmesi deger bu ye, ana yol üzerinde olduğundan her zaman yolu düşen insanların bakabileceği,ziyaret edebileceği bir yerdir.
Maden ocağının kapatılma sebebi ise kömür rezervi yetersiz olduğundan kapatılmıştır.
Boşnak’lar’sırplar’ın ağır zulmünden kaçarak,neleri var neleri
yok bırakıp glmek zorunda kalmıştırlar. Bu göç öyle eline valiz alıpta avrpaya çalışmaya gitmeye benzememiştir.Bırakıp geldikleri yerlerde umutlarını bırakmıştırlar,mal,mülkünü bırakmıştırlar,yakınlarını bırakmıştırlar.
İşin başında çok çile çeken Boşnak komşularımız.Köye ilk geldikleri yıl,yagmurların yagmasıyla ekinler insan boyu olarak,ürün bol olmuş. Karagöl köyünü bolluk,verimli bir yer olarak gören bu insanlar,burlar bize göre demişler.Devlet sulak ve düz ovadan tarla’lar verince,bu etnik grup karagöle yerleşip kalmış.
Boşnaklar kendilerinin Balkan’lara Koya’dan gitiklerini ida ederler.Tabi onlarında büyüklerinden duyup öğrendikleri bilgiler vardır.
1925 yılında,Karadeniz kıyılarından,ak topraklar diye adlandırdıkları,Anadolu’nun belirli yerlerine geldiler.Karagöl köyüne yüz haneden fazla gelip yerleşmişler.Şu gün olsun köyümüzde 25 hane kadar Boşnak bulunmaktadır.
Bana ekekler aglamaz derdin
Oysa ben kuru bir ağaçmıyım
Yoksa bir taş
söyle toprakmıyım.
Duygusuz bir kişi
Ruhsuz! ....




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!